44- Gönül Kuşu

1.2K 141 238
                                    

Defteri avucunda sıkarak kapattı Bera. Kabul etmeyecekti. Sevdiği kadının avuçlarından kayıp gitmesine izin vermeyecekti.

Yutkunarak çekmeceyi açtı hızla. Defteri oraya koyup kapattı. Cümleler beyninde dolanırken çıktı odadan.

Melek heyecanla doğumhanenin kapısına bakıyor, Aslı ise eline en sevdiği oyuncağını almış kardeşini bekliyordu. İzel içinden dualar ediyor, Argün dolu gözlerle Melek'in heyecanına ortak oluyordu. Hazal ve Sinan ise oğullarını kucaklarına almışlardı. Bera'ya bakıyorlardı.

Bera o an Akça'nın acı dolu sesini duydu. Herkes kafasını o tarafa çevirirken, o aceleyle kapının yanına ulaştı ve üst üste yandaki düğmeye bastı. Sinan kalkıp Bera'nın omzunu sıktı.

"Bera sakin ol, çıkacaklar zaten birazdan."

Bera ise çıldırmış gibi düğmeye basmaya devam ediyordu.

"Akça'nın canı yanıyor, ağlıyor. Ben tek bıraktım onu orada. Niye tek bıraktım?" dedi çenesi titrerken. Gözlerinden akan yaşları da durduramamıştı.

Birkaç saniye sonra kapı açıldı. Hemşire şaşkınlıkla baktı Bera'ya.

"Karım," dedi Bera zorlukla.

"Karım içerde. Benim girmem lazım, elini tutmam lazım."

Akça'nın bir kez daha bağırmasıyla dudaklarını birbirine bastırdı. Hemşire Bera'nın halini gördüğünde çekildi kapıdan. Bera koşarak içeriye girdiğinde kapı tekrar kapandı.

Akça kan ter içinde kalmış, zar zor nefes almaya çalışıyordu sedyede. Bera'yı gördüğünde gülümsedi hemen.

"Hani sen dayanamazdın, gelemezdin doğuma?" dedi gözlerine bakarken. Bera kadının başucuna eğilip saçlarını sevdi. Alnına kokulu bir öpücük bıraktı.

"Geldim ama. Seni de kızımızı da alacağım, çıkacağız buradan. Üçümüz birlikte evimize gideceğiz."

Doktor kafasını kaldırıp Akça'ya baktı.

"Akça, bebeğini sıkıştırıyorsun böyle ara verince. Biraz daha zorlar mısın kendini güzelim? Bak, Bera da yanında."

Bera elini uzatıp sıkı sıkı tuttu kadının küçük ellerini.

"Bebeğim." dedi mavilerine aşkla bakarken. Kadının ne kadar çok yorulduğunu görebiliyordu.

"Kavuşacağımız mucizemizi düşün, biricik kızımız, bizim masalımız."

Akça adamdan güç alarak bir kere daha ıkındı. O kadar çok zorlanmıştı ki gözünden yaş akmaya başlamıştı.

"Çok az kaldı. Çok az kaldı Akça." dedi doktor Akça'ya moral vermek adına. Bera kadının terden yüzüne yapışan saçlarını bir kere daha yüzünden çekti.

"Kokusunu duyacağın anı düşün. Öpeceksin seveceksin. Odasındaki koltuğu boşuna mı kurdum ben? Emzireceksin. Ben ona anlatacağım. Annen senin için bin bir zorluğa katlandı, onun yollarına çiçekler ser diyeceğim."

"Çok yoruldum." dedi Akça gözlerini kapatırken. Bera kadının yüzüne dokundu birkaç kez.

"Bırakma kendini. Sakın bırakma kendini. Hayallerimiz var, onlara tutun. Bizi sensiz koyma." 

Akça derin bir nefes aldı ve tekrar denedi. Elleri hala birbirine sımsıkı kenetliyken odayı dolduran bir ağlama sesi duydular. Bera gözlerini sımsıkı kapattı. O an kalbinden akıp giden o duygunun bu dünya üzerinde bir tarifi olmadığına yemin edebilirdi.

TuzakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin