Akça derin bir nefes aldı. Kalbinin sıkıştığını hissetmişti. Ayaz ise kafasını kadının göğsüne koymuş, ellerini de boynuna sarmıştı.
"Hayır." dedi kadın kısık sesiyle. Dolan gözlerini engellemeye çalışıyordu.
"Ben senin annen değilim Ayaz. Annen birazdan gelecek, alacak seni."
Ayaz kafasını kaldırıp kadının mavi gözlerine baktı. Akça o an içinden bir şeylerin koptuğunu zannetti. Ayaz gülümsedi kadına.
"Anne yok. Baba yok." dedi küçük ellerini iki yana açarak. Akça titrek ellerle Ayaz'ın yüzünü sevdi.
"Olmaz olur mu hiç, var."
Ayaz tekrar kafasını kadının göğsüne yasladığında Akça da başını eğerek uzunca kokladı onu. Dudakları kendiliğinden titremeye başladığında daha çok sarıldı ona.
"Onun gibi kokuyorsun sen. Oğlum gibi kokuyorsun." dedi fısıltıyla.
O sırada kapı açıldığında yerinde sıçradı. Kadın görmeden hemen silmişti gözyaşlarını.
"Çok sevdi sizi." dedi kadın tebessüm ederek. Akça bebeğin saçlarını sevdi.
"Ben de onu çok sevdim."
Sakince Ayaz'ı göğsünden çekti. Ayaz ise sanki bilirmiş gibi istemedi Akça'dan ayrılmayı. Gömleğinin yakasını tuttu sımsıkı.
"Ayaz, seninle bir anlaşma yapalım mı?" dedi Akça bebeğin elinden tutarak. Ayaz dolan gözleriyle baktı kadına.
"Gitme." dedi sadece. Kadının söylediğine göre bir yaşına girmişti. Demek ki daha yeni yeni konuşmaya başlıyordu. Akça Ayaz'ın yanaklarındaki yaşları sildi elleriyle.
"Ama ağlamak yok. Söz mü?"
"Söz."
Akça yutkunarak Ayaz'ın tişörtünü düzeltti elleriyle. Ayaz da o sırada kadının kırmızı kolyesiyle oynuyordu kucağında.
"Annen bana sizin evin adresini versin. Ben arada bir seni görmeye gelirim. Hem benim bir tane kızım var biliyor musun?"
Bunu söylerken gözünden birkaç damla yaş düştü.
"Onu da getiririm. Olur mu?"
Kadın elini uzattı Akça'ya.
"Bu arada, Hilal ben. Tanışamadık."
Ayaz hala Akça'nın boynundaki kolyeyle oynarken Akça da kadının elini sıktı.
"Akça. Çok memnun oldum."
Yavaşça Ayaz'ın ellerini tuttu. Gözlerine anlamla bakıyordu.
"Şimdi annenle git. Söz veriyorum geleceğim seni görmeye."
Kadın çantasından küçük bir kağıt ve kalem çıkarttı. O adresi yazarken Akça tekrardan kokladı Ayaz'ı. Dudaklarını birbirine bastırdı.
"Bu evde çalışıyorum ben senelerdir. Adresimiz burası."
Akça kağıdı kadının elinden alıp gülümsedi.
"En kısa sürede geleceğim."
Ayaz elini Akça'nın yanağına koyup gözündeki yaşı sildi. Akça ise bebeğin elini tutup avucuna kokulu bir öpücük bıraktı.
Hilal, Ayaz'ı alıp gittiğinde Akça elini kalbine koydu. Gerçekten böyle bir şey olabilir miydi? Tutunarak sandalyeden kalktı. Aceleyle odanın kapısını açtığında adımlarını hızlandırdı. Nereye gideceğini, ne yapacağını bilmiyordu. Telefonunun sesiyle duraksadı. Bera arıyordu.