"Hadi paşa kalk!"
Bera teyzesinin sesiyle gözlerini araladı. Kapıya vurulmasıyla yerinden sıçradı.
"Teyze napıyorsun sabah sabah ya." Dedi Bera mırıldanarak. Burnuna gelen menemen kokusuyla karnının acıktığını anladı. Yorganı üstünden atıp tuvalete girdi.
"Uyandırmasaydın keşke, izin günü bugün uyusaydı." Dedi Argün sofraya otururken. İzel çaydanlığı nihalenin üstüne koydu.
"Ay abi sende de hiç merak yok." Dedi sandalyeye otururken. Eylül ayının son demlerini kullanmak için bahçeye kurmuştu sofrayı.
"Dün gece gelen maviş kimdir, nedir hiç mi merak etmiyorsun?"
Argün ağzına bir peynir parçası attı.
"Bera öyle sıkıştırılmayı sevmez. Küçükken de böyleydi biliyorsun. Eh merak ediyorum tabii orası ayrı.""Kız çok güzeldi ama." Dedi İzel uzaklara bakıp. Fincanını alıp dudaklarına götürürken Akça'yı düşündü. Boylu poslu güzel bir kızdı. Üstelik tam istediği gibi yeğenin yanına da yakışıyordu.
"Günaydın. " dedi Bera sandalyeye otururken. İzel ve Argün de karşılık verdiler ona.
İzel, konuşmadan menemene gömülen yeğenine baktı garip garip. Bera ise bakışlardan bihaberdi.
Çayına uzandığında kadın çayı alıp çekti önünden.
"Teyze noluyor sabah sabah ya versene çayımı!"
"Çocuğum delirdin galiba sen? Beni tanımadığını falan düşüneceğim artık."
Bera omuzlarını düşürdü. "Merak etmesen hatrım kalırdı."
İzel kaşlarını kaldırıp indirdi. "Dökül."
Bera düşündü. "Avukat." Sözcüğü döküldü ağzından. Argün şaşkınlıkla baktı oğluna.
"İşlerimiz sebebiyle tanıştık." Dedi. Gözlerini kaçırıp bardağını aldı teyzesinden.
"Avukatlardan hoşlanmazsın ki sen." Dedi Argün oğlunun gözlerine bakarak. Bera tek kaşını kaldırıp indirdi.
"Hoşlanmıyorum zaten."
"Hı, ondan dolayı dün gece o elbiseyle senin evindeydi." Dedi İzel imalı sesiyle.
"Bi operasyon vardı. Yanıma gelmesi gerekti. Siz de hemen sevgili yaptınız yanıma ha!"
"Aranızda bir şey yok yani?" Dedi İzel kaşlarını kaldırıp.
Bera teyzesinin yanından ekmeği aldı. "Yok." Dedi gözlerini açıp.
İzel dudağını bükerken, Argün güldü.
"Yine de büyük konuşma evlat."
Bera, babasının söylediği sözle derin düşüncelere dalarken çayını içti.
⏳
Akça kapının çalınmasıyla gözlerini açtı ve hemen yanındaki saate baktı. Henüz erkendi, işe gitmesine de daha vardı. O yüzden Sinan olamazdı. O an aklına Cihangir geldi. Hızla yataktan fırlayıp merdivenleri indi teker teker. Kapıya seslenmeden önce eline sert bir süs almayı ihmal etmemişti.
"Kim o?"
"Benim."Akça derin bir nefes alarak kapıyı açtı.
"Anne neden haber vermiyorsun?"
Melek, kadının elindeki süse garip bakışlar attı.
"O ne Akça?" dedi kaşlarıyla gösterirken.