Vote:5
Siyah Gitar
19. BölümYaklaşık iki saate yakın süredir televizyonun karşısındaki koltukta oturuyoruz. Normalde seve seve yediğim şeylerden biri olan makarna bugün midemi öyle bulandırmıştı ki ne yediysem çıkarmak zorunda kaldım.
Amerikan mutfak salondaki L koltuğun köşe kısmına oturup ayaklarımı koltuğa uzatmıştım. Baran'da benim kucağıma başını koymuş bedenini de koltuğun diğer tarafina uzatmıştı. İzlediğimiz dizi normalden çok farklı bir türdeydi. Dili almanca olan dizide yatılı okuldaki beş arkadaştan birinin vahşice öldürülmesiyle yollarının tekrar kesişmesini anlatıyordu.¹
Baran kahve almak için kalkıp mutfağa girdiğinde onun kalkmasıyla midemde derin bir bulantı hissedip son hızla banyoya koştum. Kusmaktan öte kuru kuru öğürmekti benimkisi.
Banyonun kapısında duyulan tıkırtı sesine "Lavi iyi misin?" Sorusu karışıyordu. Dağılmış bir hâlde kapıyı açtığımda karşımda meraklı ve endişeli bir çift yeşil göz vardı. "Yüzün sapsarı olmuş. İyi misin?" Onaylar bir ifadeyle başımı sallayıp konuşmadan salona geçip tekrar koltuğa oturduğumda üzerimden tır geçmiş gibiydi. Üstelik midem hâlâ bulanıyordu zaten mide bulantısının hissiyatı başlı başına kötüydü.
Baran kahve almadan tekrar aynı şekilde uzanıp başını kucağıma koyup konuşmaya başladı. "Sosyal hizmetlerdeyken yurdun müdür yardımcısı Gizem Hanım. Gizem Hanımdan çok yurttaki bütün çocuklar için 'Gizem Abla' olmuştu. Herkesin her ihtiyacına elinden geldiğince yetmeye çalışırdı. Sonra bir gün yurdun bahçesinde otururken bahçedeki bütün çocukları topladı etrafına. Gittik 'herkesten bana bir kız bir de erkek ismi söylemesini istiyorum.' Dedi. Yanlış hatırlamıyorsam 12-13 yaşlarındaydım. Herkes sırayla söyledi bana döndü bakışları. Yurdun küçük de olsa bir kütüphanesi vardı bazen oraya girip yaşımdan büyük kitaplar okurdum. Bize o soruyu sorduğunda Özdemir Asaf'ın Lavinia kitabını bir gecede okuyup bitirmiştim anlamadan. Kitabın ismi çok değişik gelmişti ve kız ismine Lavinia, erkek ismine de Ares demiştim. Ares'te o dönem mitolojiye olan merakımdan gelmişti..."
Saçlarının arasında olan parmak uçlarımla kafa derisine masaj yapar gibi dokunurken "Sonra ne oldu?" Diye mırıldandım. O anlattıkça mide bulantımın azaldığını hissediyordum.
"Sonra Gizem Abla bir süre yurda gelmedi. Böyle temmuz ağustos gibi geri geldiğinde bahçede futbol oynuyorduk. Yurt kapısına bir baktık Gizem Abla karnına karpuz bağlamış gibi geliyor. Televizyon v.s olmadığı için hamilelik nasıl bir şey bilmiyoruz. O hâli bana çok garip gelmişti ne yalan söyleyeyim. Hatta 'dokunsam bebek hisseder mi?' diye sormuştum. Ben onun karnına dokunur dokunmaz birden yüz ifadesi değişti donakaldı. Sonra bir çığlık koyverdi odaya ki bütün koridor onun odasında toplandı adeta. Meğer doğum sancısı gelmiş. İkizmiş bebekleri. Biri kız diğeri erkek. Kızın ismini Nihan, erkeğin ismini de 'Baran dokunduktan sonra sancım tuttu' Diyerek Baran koydu..."
Sonra birden bakışları sanki buğulu bir camdan bakıyormuş gibi blurlandı.
"Gizem Abla ne kadar naif, iyi kalpliyse, yurt müdürü de bir o kadar gaddar ve duygusuzdu."
Kaşlarımı çatıp "Bundan hiç bahsetmemiştin..." Baran sosyal hizmetlerde geçen yıllarından bahsederdi ama bu kadar detaylı anlatmazdı.
"Babamın olöldüğü yıl 10 yaşındaydım. Sosyal hizmetlere girdiğimde ise 11. Annem giydirdi beni bir sürü çocukların olduğu bir yere götürdü. 'Sen bekle burada ben geleceğim.' Dedi. Gelmedi... Sonra yurt müdürü aldı beni yaka paça odasına götürdü. 'Artık benim korumam altındasın. Benim sözümden dışarı adım dahi atmayacaksın' dedi. Uykusuzluktan bayılana kadar uyumadım bir ara. 'Neden uyumuyorsun Baran?' Dediler, 'Annem beni bekle demişti' dedim. Lavi ben hâlâ anlayamıyorum biliyor musun?"
Baran hep duygusal bir karaktere sahipti ama şu an bu duygusallığı daha da artmıştı. Sormak istemesem de Baran hislerini dışa vurabilen biri değildi. Fırsat bu fırsat, "Neyi anlayamıyorsun?" Diye sordum.
"Bir anne kendi evladını tanımadığı insanların ellerine, bir sürü yabancı çocuğun arasına nasıl bırakır? Ya da buna annelik denir mi mesela?" Sözlerinin sonunun nereye varacağını az çok tahmin etmiştim.
"Üniversite sınavına hazırlanırken yurt müdürünün zulmu iyice artmıştı. 'Sınavı kazansanız da kurtulsam sizden' dediği çoktur. Bu yüzden de..." Diyip doğruldu ve başını bu kez köprücük kemiğim ve göğsüm arasındaki boşluğa koyup bir elini de karnıma koydu.
"Varlığından bile emin değiliz ama eğer test sonucu doğruysa ben kendi çocuğumun benim elimden alınan çocukluğumu doya doya yaşaması için elimden geleni yapacağım."
Göğsümdeki başını bir oyuncağa sarılır gibi sarıp saç diplerine öpücük bırakıp "Umarım..." demekle yetindim. Kitaplardan okuduğum kadarıyla hamileliğin 3 ayı uykuyla geçiyordu ve şu an bile uyumak üzereydim. "Yarın ilk iş bir kadın doğum doktoruna gidip junior Turan'ın var olduğundan ve sağlıklı olduğundan emin oluyoruz." Dediğinde kolumu kaldıracak enerjim kalmamıştı. "Telefonumu verir misin?" Dedim. Baran telefonumu uzattığında galerimde gitarımın bir fotoğrafını bulup eski instagram hesabımı aktifleştirdim. Hikaye bölümüden gitar fotoğrafını ekleyip bir not düştükten sonra bir bir buçuk yıldan beri kullanmadığım profilimde ilk hikayemi paylaştım.
Tekrar televizyon izlemeye döndüğümde aniden burnuma bir portakal kokusu gelmişti. "Evde portakal var mıydı?" Diye sorarak kalktığımda Baran şoka girmiş gibiydi. Oflayarak dolabı kapattığımda "Aşeriyor musun sen?" Diye güldü. "Bilmiyorum Baran. Portakal almamız lazım."
Yanıma gelip yüzümü elleri arasına aldığında "Alalım bitanem almasına da... Aylardan temmuz. Nereden bulacağız portakalı?"
Klavyedeki masumiyet emojisi gibi bir yüz ifadesine girdiğimde Baran burnumun ucunu öpüp geri çekildikten sonra "Gidip arayacağız ne yapalım..." Dedi ve elimi tutup yatak odasından araba anahtarını ve cüzdanını alıp elimi bırakmadan kapıya yönelip açtı.
Açar açmaz zile basmak için bekleyen kişiyi gördüğümüzde buz kesmiş gibi bir halimiz vardı.
------
1: Netflix - PerfumeSonraki bölümlerde görüşmek üzere
-Işık
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Gitar
ChickLit"Müzik; erkeklerin yüreklerinden alev, kadınların gözlerinde yaş çıkarır." İsminin anlamı ölüm çiçeği olan Lavinia, sevgi ve ilgiden uzak geçirdiği hayatının yirmiüçüncü yaşında arkadaşı Tuna'nın yüklediği videoyla birden tüm Türkiye'nin tanıdığı bi...