Araba kullanırken telefon çalınca arayana baktım. Alp idi.
Telefonu açıp hoparlöre aldım ve "Efendim." dedim.
"Uzay ameliyattan çıkarıldı, uyandırılıyor. Neredesin?" diye sordu.
"Yakınlardayım, gelirim birazdan." dedim sıkıntıyla.
Alp konuşmaya devam ederken telefonum çalınca arayana baktım. Patrondu.
"Alp bir başkası arıyor. Kapatıyorum. Gelince konuşuruz." dedim ve aramayı sonlandırıp patronun aramasını yanıtladım.
"Efendim." dedim sinirle.
"Sesine bakarsak şirketlerin elden gitmiş." diyen patrona "Uzatma, ne istiyorsun?" diye sordum.
"İki taraf birleşip sizin için bir karar alacağız. Karar alınana kadar hala hedef halindesin." dedi.
Durumu anlayamazken "Neden karar alacaksınız? Zaten bizi öldürüp işimizi bitirmek istemiyor muydunuz?" diye sordum.
"Taraflarda sizin ölümünüze karşı gelen kişiler var. Oylama yapılacak." dedi.
"Tamam, kararı bize açıklarsınız." dedim.
Patron bana bir şey demeden telefonu kapatınca ofladım.
İçeride beni ve Uzay'ı seven insanların olduğunu bilmek içimi bir tık rahatlatmıştı.
Yine de her an her şey olabilir. Karar bizim yanımızdan olmaz ise şu an olduğumuz gibi hedefliğimiz devam ederdi ve onca adama karşılık ne yapabilirdik... Bilmiyorum.
Hastaneye geldiğimde arabayı park ettim ve hızlıca arabadan inip hastaneye girdim.
Girişteki görevliye Uzay'ın odasını soracaktım ki merdivenlerden inen Alp "Begüm!" diye seslendi.
Ona döndüm ve "Uzay nerede? Nasıl? İyi, değil mi?" diye sordum.
"Soru sormak yerine yanına gitmeye ne dersin?" diye soran Alp'e "Daha iyi olur. Nerede şu an?" diye sordum.
"Bir üst katta, odaya aldılar. Oda numarası üç yüz elli iki." diyen Alp ile koşarak merdivenlerden çıktım.
Alp'in ardımdan "İyi ki severek evlenmediniz." diye söyleniyordu.
Ona cevap verecek halde değildim. Uzay benim yüzümden ,babamın adamları tarafından, vurulmuştu.
Ayrıca bana bazı konularda gerçekten yardımcı oldu.
Şimdi benim de onun yanında olmam gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hedef
ChickLitÖldürmesi için hedef gösterilen adama yakınlaşırken bilmediği bir şey var... Kendisi de bir hedef...