1 Ay Sonra
Sabah öten horozlar ile gözlerimi açtım. Ah şu horozlara alışmam lazım.
Kapımın çalmasının üzerine üzerime bir hırka aldım ve kapıya gittim.
Kapıyı açtığımda karşımda duran Müşerref Teyze'ye baktım. Kendisine on sekiz yaşında diyen altmışlarında bir teyzeydi.
"Günaydın Müşerref Teyze." dedim.
"Günaydın guzum. Naapdurun?" diye sorunca gülümsedim.
Ege ağzına alışmış gibiydim. Artık ne demek istediklerini anlıyordum.
Mesela şu an ne yapıyorsun diye sormuştu.
"Yenice uyandım Müşerref Teyze, ben sizin kadar genç değilim. Erkenden kalkamıyorum." dedim.
Bu dediğim Müşerref Teyze'nin hoşuna kaçarken "Gocaman gadın gelivermiş eve, manavdan domat dattırdım. Menemen yapıvereceğim gari, sen de geliver bize." dedi.
"Çok güzel olur. Hem ben senin gibi güzel yemek yapamıyorum." dedim.
"Ee guzum sen de zamanla yapıverecen. Ben gidekoyam, sen de geliver gari." demesine gülümseyerek "Elimi yüzümü yıkayıp geliyorum, Müşerref Teyze." dedim.
Müşerref Teyze giderken kapıyı kapattım ve banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım.
Bir ay önce Alp'in yardımıyla Muğla'da tatlı bir köyde tek katlı bir ev satın almıştım.
Patronun adamları tarafından takip ediliyordum fakat bundan habersizmişim gibi takılıyordum.
Uzay ve benim kötülüğümü isteyerek oy kullanan adamlardan sadece üç kişi hayattaydı.
Akif Sabancı, babam ve patron.
"Onların da zamanı gelecek." diye mırıldandım.
Köye yerleştiğimden beri ne telefon kullanıyordum ne de başka teknolojik alet.
Dış dünyadan uzak kalmak kafamı toparlamamı sağlamıştı.
Dış dünya ile tek iletişimim Alp'in gönderdiği mektuplardı.
Mal alış verişi olacağı zamanlarda hedeflerimden biri gelecek ise bana haber veriyor, Uzay'dan bahsediyordu.
Ondan da bir haftadır haber almıyorum.
Sık mektup göndermesi dikkat çeker diye sadece gerek olduğunda yazıyordu.
Gri bir eşofman takımı giydiğimde evimin anahtarını aldım ve evden çıktım.
Müşerref Teyze hemen yan tarafta oturuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hedef
ChickLitÖldürmesi için hedef gösterilen adama yakınlaşırken bilmediği bir şey var... Kendisi de bir hedef...