Erenlendiniz: Günaydın!
Erenlendiniz: Dışarısı çok soğuk, kalın giyin.
Erenlendiniz: Hasta olduğunda sana bakacak kadar yakın değiliz,
Erenlendiniz: Henüz.
Gülümseyerek telefonu cebime sıkıştırdıktan sonra sarı renkteki beremi düzeltip odadan çıktım. Henüz Aralık ayının başında olmamıza rağmen havalar buz gibiydi. Bu yüzden en kalın siyah pantolonumu ve formamın üzerine de en kalın sweatımı giymiştim. Mont ve beremi de eksik bırakmamıştım.
Odamın çıkışındaki L şeklindeki dar koridorda ilerleyerek karşıdaki annemlerin odasına ilerledim. Babam çoktan işe gitmiş, annem ise hala uyuyordu. Alışık olduğum görüntüye gülümseyerek "Anne! Ben çıkıyorum!" diye seslendim hafif yüksek bir sesle.
Annem onaylarcasına mırıltılar çıkarırken ben çoktan koridoru dönmüş ve dış kapıya ilerlemiştim. Ayakkabılıktan bilek boy, siyah deri botlarımı çıkartıp hızlıca ayaklarıma geçirdim ve evden çıktım. Asansör yerine merdivenlere yöneldim. İkinci katta oturduğumuz için merdivenler zaten yormuyordu.
Binadan çıktığım an yüzüme çarpan soğuk havayla gözlerim büyüdü. Montuma iyice sarılırken hızlı hızlı yürümeye başladım durağa doğru. Yoksa okula varamadan buz kütlesine dönüşecektim.
Durak her zamanki gibi oldukça kalabalıktı. Çünkü yakınlardaki tek durak buydu. İnsanlar mecburen buradan binmek zorunda kalıyordu. Neyse ki bizim ev buraya beş, bilemedin on dakika uzaklıktaydı.
Durakta bizim okuldan biri var mı diye göz atsam da kimseyi görememiştim. Ortaokul ve ilkokul çocukları, onların velileri, işe giden insanlar ve bir de bizim lisenim yan tarafındaki meslek lisesinden bir çocuk. İsmini biliyordum ama şu an aklıma gelmiyordu. Bizim okuldaki çocuklarla takılıyordu. Oldukça uzun boylu, kahverengi saçlı ve vücudu gelişmiş olan biriydi.
Ona baktığımı hissetmiş gibi bana döndüğünde hızlıca bakışlarımı kaçırdım. Düşünürken fazla bakmış olmalıydım. Sabah sabah rezil olmuştum.
Otobüs kurtarıcım olarak geldiğinde hızlıca aradan sıyrılarak bindim. Kartımı okutup hızlıca arkalara geçerken tekli koltuklardan birine oturdum. Birkaç saniye sonra o da yanımdan geçti ve arkamdaki koltuğa oturduğunu hissettim. Az önceki rezilliğimden dolayı gerilmiştim.
Otobüs tekrar hareket etmeye başladığında arkaya doğru yürüyen teyzeyi gördüm. Yerimi ona vermek için atak yapacağım sıra arkamdaki çocuk benden once davrandı ve teyzeye kolundan tutarak yardımcı oldu. Teyzenin koltuğa oturduğunu hissettim. Onlara bakmıyordum ama seslerden anlayabiliyordum.
"Allah razı olsun evladım. Eklemlerim çok ağrıyordu." dediğini duydum teyzenin. "Önemli değil." diye mırıldandığını duydum. Ses tonu, şu kısacık mırıldanmada bile güzelliğini belli ediyordu.
Çocuk benim oturduğum koltuğu demirinden tutunduğundan hemen yanı başımdaydı. Az önceki rezillik aklımdan gitmiyordu. Yanlış anlama ihtimali çok yüksekti ve ben bunu istemiyordum.
Cebimde titreyen telefon, bana Eren'i hatırlatırken heyecanla telefonu çıkardım. Ve bingo! Mesaj ondandı.
Eren Aykut: Günaydın.
Eren Aykut: Hala benden vazgeçememek konusunda ısrarcı gibi gözüküyorsun.
Cevap vereceğım sıra kulağım teyzenin sorduğu soruya takıldı. "İsmin ne senin oğlum?"
"Bartın." dedi tekdüze bir sesle. Teyze "Maşallah, ne güzel ismin varmış." derken benim aklım ismindeydi.
Bartın... Doğruydu. Şimdi ondan duyduğumda hatırlamıştım.
Mesajı beklettiğimi fark ettiğim de hızlıca parmaklarımı klavyede gezdirdim.
Erenlendiniz: Senden vazgeçmeyeceğimi söyledim.
Erenlendiniz: Ve bunda da oldukça kararlıyım.
Erenlendiniz: En zoru senin cevap vermendi,
Erenlendiniz: Gerisini bir şekilde hallederim.
Yanımdaki hissettiğim hareketlilikle Bartın'ın hareket ettiğini gördüm. Şoförün yanına doğru ilerledi ve birkaç şey söyledi. Otobüs birkaç saniye içinde durduğunda hızlıca otobüsten inip yürümeye başladı. Kaşlarım çatıldı. Bu soğukta yürüyecek miydi?
Otobüs tekrar hareket ederken son kez bakışlarımız kesişti. Ama saniyeler sürdü. Ve bir bildirim daha geldi.
Eren Aykut: Kim bilir, belki de.
☆☆☆
-Aman aman neler oluyor böyle?
-Sizce Eren nasıl biri? Peki ya Bartın ne alaka?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözyaşlarıma Dokundun | Texting
Teen FictionEva: Sana yabancı bir şarkıda geçen, bir kısmın çevirisini ithaf etmek istiyorum... Eva: Sevgili günlük, Eva: Bugün bir çocukla tanıştım. Eva: O benim donuk kalbimi, neşeyle aydınlattı... Eva: Teşekkür ederim hayatıma girdiğin için :)) _____ #dostlu...