"Sıkma canını ya. Sorun neyse illaki çözersiniz. Kaç zamandır arkadaşsınız. Çözülmeyecek ne olabilir ki?"
Arya'nın teselli sözlerine hafifçe tebessüm etmekle yetindim. Feyza ile lisenin başından beri arkadaştık ama hiçbir zaman aramızda bu kadar duvarlar olmamıştı.
Dün bizi Bartın ile gördüğünde onun yanına gittim ama benden kaçtı. Otobüs gelince de peşinden gidemedim. Akşam birkaç kere aradım, mesaj attım. Hiçbirine dönmedi. Sabah da bir bakıyorum ki yerini değiştirmek istemiş. Sınıfta da herkes grup olduğundan kimse yerini değiştirmek istemeyince Arya ile değiştirmiş.
Arya'nın gelmesinde bir sorun yoktu. Onu seviyordum. Sorun Feyza'nın tavırlarındaydı. Konuşup anlaşmak yerine aramıza kalın duvarlar örüyordu. Gün geçtikçe uzaklaştığımızı hissediyordum ve bu hiç güzel bir his değildi. Acı yavaş yavaş işliyordu kalbime.
"Bak ne diyeceğim."
Arya'nın sesiyle daldığım yerden çektim bakışlarımı. Ona baktığımda sözlerine devam etti. "Bugün cuma ya? Öğle arasında dışarı çıkabiliyoruz. Biz her hafta bizimkilerle dışarı çıkarız o yüzden. Bartın da geliyor. Feyza da gelecek bugün. Sen de gel, belki konuşur halledersiniz."
Söylediklerini kafamda tartarken yüzümde tedirgin bir ifade oluşmuştu. Bu ifademi gördüğünde gülerek omuz silkti ve "Niye soruyorsam? Konuşmak istemeyecek bile olsan seni öğle arası tek bırakmayacağım. O yüzden sen de geliyorsun." dedi.
Tavrı beni de güldürdüğünde "Ha şöyle gül biraz. Suratsız suratsız bakıp kaçıracaksın insanları." dedi. Kaşlarımı hafifçe çatarken "Kim kaçacak? Ayrıca kaçan kaçsın." diye inat ettiğimde küçük bir kahkaha attı.
"Neyse ki o kadar güzelsin ki mutsuzken bile iyi gözüküyorsun. Taliplerin her haline aşık olur."
Gözlerimi büyütürken "Ne talibi? Kim talip?" diye sorduğumda gülerek "Öylesine dedim ya. İllaki vardır ama taliplerin. Bu güzellikle." diye cevap verdi. Omuz silkerken "Asıl senin vardır talibin." dedim.
Sesimi nereden duyduğunu anlamadığım Uraz "Ne talibi? Kim talip?" diyerek lafa atladı. Az önce benim kullandığım cümleleri kullanması beni güldürürken Arya göz devirerek "Yok talip falan." dedi.
Uraz ondan beklemediğim bir ciddiyetle "İyi, olmasın da." dediği sıra hoca sınıfa girdi. Ve an itibariyle benim ders mesaisi başladı.
¤¤¤
"Şükürler olsun Rabbim'e!"
"Bir an hiç bitmeyecek sandım yemin ediyorum ki!"
Uraz ve Ediz'in, hoca çıkar çıkmaz bağırarak konuşmasın hafifçe gülerken kalemlerimi ve defterimi topladım. Arya koluma dokunurken "Hadi gidelim. Bartın'ı bekleyeceğiz daha." dediğinde başımı sallayarak ayağa kalktım.
Diğerleriyle bir araya geldiğimizde Feyza suratıma bile bakmadı. Bu tavrı canımı yaksa da belli etmemeye çalıştım. Beraber sınıftan çıkıp Meslek Lisesinin kapısında beklemeye başladık. Zillerin arasında beş dakikalık zaman farkı vardı.
Ben sessizce beklerken diğerleri sohbet ediyordu. Boş durmayı bırakıp telefonumu çıkardım ve Eren'e mesaj yazdım.
Erenlendiniz: Selam!
Erenlendiniz: Ne yapıyorsun?
Erenlendiniz: Karnını güzelce doyurmayı ihmal etme.
Zilin çalmasıyla telefonumu cebime koyup lacivert beremi düzelttim. Dün Bartın'ın aldığı bere, lacivert sweatımla uyumlu olunca onu takmıştım.
Bartın kapıdan çıktığında bakışlarım onu buldu. Onun bakışları yerdeyken hızlı adımlarla yanımıza geldi. Feyza, Bartın'ı gördüğünde elini onun koluna koyarak "Hoş geldin." dedi hafif bir gülümsemeyle. Bartın başını hafifçe sallarken geri çekildi ve "Hoş bulduk." diye cevap verdi.
Feyza bozulurken bakışları beni buldu. Gözlerinde hem nefret vardı hem kırgınlık. Dün gördüklerini yanlış anlıyordu işte. Sanki benim için Eren'in olduğunu bilmiyormuş gibi davranıyordu.
Bakışlarımı ondan Bartın'a çevirdiğimde onun bereme baktığını gördüm. Yüzünde hafif bir tebessüm vardı. Benim ona baktığımı gördüğünde yüzündeki gülümsemeyi sildi ve ifadesizliğe büründü.
Ardından hep beraber karşıdaki dönerciye gittik. Iki kare masayı birleştirip oturduğumuzda sığmıştık. Ben duvar kenarındaydım. Karşımda Bartın, onun yanında Ediz, onun yanında Dilay vardı. Benim yanımda ise sırasıyla Arya, Uraz vardı. Masanın başında ise Feyza oturtuyordu.
Yanımıza gelen genç çocuk bakışlarını bizde gezdirdikten sonra "Nasıl alırsınız dönerleri?" diye sordu. Diğerleri siparişlerini verirken gelen bildirimle telefonumu elime aldım.
Eren Aykut: Sana da selam bilinmeyen.
Eren Aykut: Ben yerim yemesine de sen de ye.
Erenlendiniz: <3
Erenlendiniz: Yine yumuş yumuş ettin beni.
Erenlendiniz: İnsanlar bu kız niye telefona sırıtıyor diyecek.
Eren Aykut: Hangi insanlar mesela?
Erenlendiniz: Yakaladım senii
Erenlendiniz: Ağzımdan laf almaya çalıştığını anlamadım sanma
Erenlendiniz: Ama yemezler Eren Bey :D
Eren Aykut: Tüh, şansımı denemiştim sadece.
Erenlendiniz: Şansını yakaladım
Erenlendiniz: Artık şansın ben de ve onu kalbime koydum :)
*Görüldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözyaşlarıma Dokundun | Texting
Teen FictionEva: Sana yabancı bir şarkıda geçen, bir kısmın çevirisini ithaf etmek istiyorum... Eva: Sevgili günlük, Eva: Bugün bir çocukla tanıştım. Eva: O benim donuk kalbimi, neşeyle aydınlattı... Eva: Teşekkür ederim hayatıma girdiğin için :)) _____ #dostlu...