Sınır: 150 vote, 300 yorum. (Kocaman bir bölüm hatrına, bence bu kadar yorum yapabilirsiniz :") )
______Hayatım boyunca hep düşünür dururdum. Doğru insan ne demekti? Doğru insan nasıl bulunurdu? Daha da önemlisi, doğru insan olduğunu nasıl anlardın?
Hiç ilişki deneyimim olmamasına rağmen çevremde gördüğüm insanları gözlemler, fikir sahibi olmaya çalışırdım. Gerçekten mutlu gözüken insanlara tereddütle bakar, acaba korkmuyorlar mı diye düşünürdüm. Acaba sevdikleri insanın gitmesinden korkmuyorlar mı diye... Nasıl karşılarındaki kişi için bu doğru insan diyebiliyorlardı?
Bunların cevaplarının hepsini kendim yaşadım ve öğrendim. Tüm cevapları tek birinde buldum ben: Bartın Karayel'de.
Gözlerime bakarken titreyen kirpiklerinden, ona bakarken yerinden çıkacakmış gibi atan kalbimden, ona o olduğu için duyduğum sonsuz güvenden, beni kırmamak için çabalayan o kalbinden... Ve daha nicesinden... Onunla tanıştım ve öğrendim. Sevmenin kuru bir laf olmadığını; gerçekten sevdiğinde, sevildiğinde doğru insanı anladığını fark ettim.
Ve dahası, bunun ne kadar güzel bir şey olduğunu keşfettim. Bu yüzden onu aldım, kalbimin en güzel yerine yerleştirdim. Çünkü sevdiğim kişi, kalbimin en güzel yerini hak edecek kadar mucizeviydi.
Üstümdeki ince askılı, üzerime tam oturan, penye kumaş, uzun, beyaz elbiseyi düzelttikten sonra görüş alanımdaki sevgilime baktım. Onu görmek bile gülümseme sebep olurken derin bir nefes aldım. Ona koşmak istiyordum ama bir yandan da utanıyordum. Çünkü bu bizim o malum anımızdan sonraki ilk buluşmamızdı. Telefonda bu konu geçmediğinden utanmasam da şimdi onu görünce o anlar gözümün önüne gelmişti tekrar.
Aptal gülümsememi bastırmak için dudaklarımı birbirine kenetledim ve ona doğru adım atmaya başladım. Bugün bizimkilerle buluşacaktık ama biz daha fazla zaman geçirmek istediğimizden erken buluşmaya karar vermiştik.
Bartın'ın görüş alanına girdiğimde gülümsedi. O da bana doğru birkaç adım attığında ortada buluşmuştuk. Konuşmadan kollarını bedenime doladığında aynı şekilde karşılık verdim. Biraz sonra ise dudaklarını alnımda hissettiğimde huzurla gözlerimi kapattım. "Özlemişim seni."
Mırıldanışını duyduğumda "Ben de." diye karşılık verdim. Bedenlerimiz birbirinden biraz uzaklaştığında elini yanağıma koyarak baş parmağıyla tenimi okşadı. Bu hareketi kirpiklerimi titretirken "Çok güzel olmuşsun." dedi derin bir sesle.
Dilimle dudaklarımı ıslattıktan sonra "Teşekkür ederim." dediğimde yutkundu. "Bu hiç iyi olmadı." Cümlesi kaşlarımı çatmama sebep olurken "Ne hiç iyi olmadı?" diye sordum.
"Bir kez tadını aldığın şeyi, hep istersin ya? O misal... Bu yüzden seni yine öpmek istiyorum. Hatta, galiba her zaman öpmek istiyorum."
Gözlerim hafifçe büyürken dudaklarım da aralandı. Bartın etrafa hızlıca bir bakış attıktan sonra dudaklarıma hızlı bir öpücük kondurdu. Her şeyi o kadar hızlı yapmıştı ki, daha birinin etkisinden çıkamadan öbürüne yakalanmıştım.
O da bu halimi fark etmiş olacak ki gülerek "Şaşkın civciv." dedi. Sonrasında dudaklarını burnuma yaklaştırıp burnumun ucuna uzun bir öpücük kondurdu. "İçimde o kadar çoksun ki Elis; sığmıyor, taşıyorsun. Yanımdasın, sarılıyorum, öpüyorum ama yine de yetmiyor. Sen bana ne yapıyorsun böyle?"
Fısıltılı ama derin bir sesle konuşması aklımı başımdan alırken alınlarımızı birbirine yasladım. "Sadece senin bana yaptığını yapıyorum. Daha fazlasını değil."
"Bu durumda senin nefesini kestiğimi mi söylüyorsun?"
Sorusuyla burnumdan güler gibi bir ses çıkarken "Hı-hım..." diye mırıldandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözyaşlarıma Dokundun | Texting
Teen FictionEva: Sana yabancı bir şarkıda geçen, bir kısmın çevirisini ithaf etmek istiyorum... Eva: Sevgili günlük, Eva: Bugün bir çocukla tanıştım. Eva: O benim donuk kalbimi, neşeyle aydınlattı... Eva: Teşekkür ederim hayatıma girdiğin için :)) _____ #dostlu...