Ediz'in sesiyle şok geçirirken bilinçsizce Bartın'ın kolundan tutup onu lavaboya ittim ve kapıyı kapattım. Göğsüm heyecanla inip kalkarken stresle merdivenleri çıkmış olan Ediz'e baktım.
"Bartın lavaboya girdi." Parmağımla lavaboyu işaret ederken çok şükür ki kekelemeden konuştum. Ediz beni başıyla onaylarken "Ben de nereye kayboldu diyordum. Hadi gel sen de. Derse başlayacağız." dediğinde "Tamam." diyebildim sadece. Stresten ölüyordum.
Ediz önden merdivenlerden inmeye başladığında kapıya hüzünlü bir bakış atıp peşinden gitmeye başladım. Bartın'a bakmak istesem de tekrar yakalanmayı göze alamamıştım. Resmen basılmıştık ve ben çok utanıyordum.
Aşağı inip masaya oturduğumda kitapları açtık. Arya konuya giriş yaparken ben hala odaklanamamış bir halde Bartın'ı bekliyordum. Çocuğu resmen kolundan tutup lavaboya fırlatmıştım. Bu yüzden bana kırılmış olabilirdi. O an stres olduğumdan düşünmeden hareket etmiştim ve haliyle de şu an pişman olmuştum.
Sıkıntıyla önümdeki kitaba odaklandığım sıra Bartın geldi. Yanımdaki yerine oturduğunda yüzüme bile bakmadığını fark ettim. Tam tahmin ettiğim gibi bana kızmıştı işte.
Diğerlerine çaktırmadan defterimden küçük bir sayfa kopararak "Küs müyüz?" yazarak Bartın'a doğru ittim. Bartın kağıdı okuduktan sonra kısaca bana baktı. Tekrar kağıda döndüğünde kısaca "Hayır." yazarak kağıdı bana itti.
Onu ne yumuşatır diye düşünürken aklıma gelen fikirle gülümsedim. "Bana emanet ettiğin kalbini kırdıysam özür dilerim. Çevremde olduğunda heyecanlanıyorum ve duygularımı kontrol edemiyorum. Affet sen bu Elis'i yüce gönüllü Mey :)"
Kağıdı tekrar ona ittiğimde dikkatle yüzüne baktım. Vereceği tepkiyi merak ediyordum.
Bartın kağıdı okurken önce çatılan kaşları düzelmeye başladı. Ardından dudaklarının kenarından bir gülümseme filizlendi. Kağıdı önüne çekip bir şeyler yazdıktan sonra önüme koyup göz kırptı. Heyecanımı dizginlemeye çalışırken yazdığı şeyi okudum.
"Ben o Elis'e ölürüm. Mey, dünyasının en güzel kokan çiçeğine nasıl küs kalabilir ki zaten...."
Kağıda uzun uzun baktım. Her baktığımda sanki Bartın'ın gözlerine, kalbine bakıyormuş gibi hissettim. Bu duygu beni mutlulukla donatırken iç çektim.
"Ya ben burayı anlamadım. Bebeğim tekrar anlatır mısın?" Uraz'ın Arya'ya yönelik konuşmasıyla kağıdı defterimin arasına koyarak onlara baktım.
"Boşver Arya. Hiç uğraşma. Ailenin tüm zekası bende olduğundan amcamın oğlu salak kalmış. Anlatsan da anlamaz."
Ediz'in Uraz'a sataşmasıyla Uraz uzanıp Ediz'in kafasına vurdu. Ediz yüzünü buruştururken gülmeden edemedim. Uraz ters ters Ediz'e bakarken "Sana şimdi bir söverim amcamın oğlu. Bir daha kendine gelemezsin he." dediğinde olaya el attım.
"Amca oğulları, bana bakın bakayım. Dikkati dağıtıyorsunuz hep, olmuyor böyle."
"Affet bacım." Uraz sol elini sağ göğsüne koyarak başını öne eğdiğinde güldüm. Tartışma sonunda sona erdiğinde Arya, Uraz'ın anlamadığı noktayı tekrar ederek konuyu anlatmaya devam etti.
Bir buçuk iki saat kadar konu çalıştıktan sonra konuyla alakalı testleri çözmeye geçmiştik. Biyoloji bu sene sayısaldan çok sözel ağırlıklıydı. Ezber kolay gözükse de biyolojinin ezberi insanı epeyce zorluyordu. Bu yüzden test çözerek konuyu pekiştirmek önemliydi.
Herkesin dikkatinin önündeki kitaplarda olduğunu fark ettiğimde telefonla oynayan Bartın'a dönüp sessizce "Sen ne zaman çalışacaksın?" diye sordum. Bartın telefondan başını kaldırıp bana baktıktan sonra hafifçe eğilip "Ben çoktan hallettim bile." diye mırılandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözyaşlarıma Dokundun | Texting
Teen FictionEva: Sana yabancı bir şarkıda geçen, bir kısmın çevirisini ithaf etmek istiyorum... Eva: Sevgili günlük, Eva: Bugün bir çocukla tanıştım. Eva: O benim donuk kalbimi, neşeyle aydınlattı... Eva: Teşekkür ederim hayatıma girdiğin için :)) _____ #dostlu...