"İşte böyle. Kavganın sebebi buydu."
Şaşkınlıkla aralanan dudaklarımı birbirine bastırıp derin bir nefes aldım. İşin içinde bir yerlerde olduğumu tahmin ediyordum ama yine de bir umut yanılmayı bekliyordum.
Hayat ya işte. Tabii ki yine umduğum olmamıştı.
Parktaki sarılmamızdan sonra annemleri arayıp geç kalmak için izin istemiştim. Bartın'a sormak istediğim daha çok şey vardı. Bu yüzden okuldan sahile kadar yürümüştük. Aynı zamanda Bartın bana Yalın'la kavga etmelerinin sebeplerini anlatmıştı.
Bartın'ın anlattığına göre: Yalın, Bartın'la beraberken Bartın kısa süreliğine bir yere gitmiş. Telefonunu da Yalın'ın yanında bırakmış. O sırada da ben Mey'e mesaj atınca Yalın telefonu açıp mesaja bakmış ve böylece Mey'i öğrenmiş. Zaten daha öncesinde de Bartın'dan şüpheleniyormuş.
Ama bunu öğrendiğini Bartın'a söylememiş. Zaten en başından beri Bartın'ın canını yakmak istediği için bizim okula gelmiş. Yağız'ın ölümünden Bartın'ı suçlu tuttuğu için Bartın'a oldukça öfkeliymiş. Hal böyle olunca Bartın'ı sinir etmek için bana yaklaşmaya başlamış. Ama Bartın, Yalın'dan böyle bir şey beklemediği ve Mey kimliğinin açığa çıkmaması için Yalın'a bir şey dememiş.
Ta ki Yalın gerçekten benden hoşlanmaya başlayana kadar.
Bartın, Mey olarak ortadan kaybolduğunda olay patlamış. Yalın daha fazla dayanamayıp Mey olduğunu bildiğini itiraf etmiş. Ve sonrasında zaten bizim şahit olduğumuz kavga yaşanmış. Yani anlayacağımız Yalın, Yağız'ı ondan aldığı için Bartın'ı beni ondan almakla tehdit etmişti.
Bartın bunu anlattığında diyecek bir şey bulamamıştım. Garip hissediyordum. Halbuki salak değildim. Bir şeyleri zaten fark etmiştim. Sadece kondurmak istememiştim. Yalın'ın Mey olduğunu düşünmüştüm ama eğer Mey, Yalın olsaydı yine bu kadar tamamlanmış hisseder miydim? Sanmıyordum... Çünkü Mey, Bartın'a çok yakışmıştı. Ondan başkasını kabul edemezdim.
"Ben özür dilerim. Aranızda böyle bir şeye sebep olduğum için."
Sözlerimle Bartın kaşlarını çattı. Agresif bir tavırla "Saçmalama Elis." dedi. "Senin bir suçun yok. Hatta kimsenin bir suçu yok. Sadece bazı hatalar var. Ama halledebiliriz. Ben Yalın'a kızgın değilim bile. Yalnızca konuşmamız lazım. Uygun anı kolluyorum. O benim en yakın arkadaşımdı. Eğer onu tanıyorsam bunların hepsini acısından ve öfkesinden yaptı."
Bartın söylediklerinde haklıydı. Bence de Yalın'ın bunları yapmasının sebebi öfkesiydi. Büyük bir kayıp yaşamıştı. Hala daha da atamamıştı içinden acısını. Onu da anlıyorduk.
"O zaman asıl sorgu kısmına geldik Bartın Karayel."
Bartın'a meydan okuyucu bir bakış attığımda gülerek sırtını dikleştirdi. Ardından bana doğru hafifçe eğilerek "Arkasında duramayacağım hiçbir şey yapmadım Eva Elis Arınç. Gönder gelsin." dedikten sonra göz kırptı.
Ama bu üç olmuştu. Her göz kırptığında kalbim kanatlanıyordu. Ne ara bu hallere gelmiştim ben, hiç bilmiyordum.
"MEY üç şeyin kısaltmasıydı. Önceden tahmin etmekte zorlansam da galiba artık o harflerin anlamını çözdüm. Mila, Elis ve Yağız demek mi?"
Bartın kaşlarını kaldırıp dudaklarını büzdü 'vay be' dercesine. "Aferin sana Sherlock. Çözmüşsün bu işi."
Gözlerimi kısıp ona baktım. "Ha ha ha, ne komiksin." Beni kızdırmaktan zevk aldığı için güldüğünde aklımdaki diğer soruya geçtim.
"Mey olarak sana ilk sarıldığım gün benim için yolunu uzattığını söylemiştin. Ama hatırladığım kadarıyla biz 9. sınıftan beri aynı duraktan biniyoruz otobüse. Ki sen de evinin her zaman yakın olduğunu söylüyordun. Diğerleri de öyle biliyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözyaşlarıma Dokundun | Texting
Teen FictionEva: Sana yabancı bir şarkıda geçen, bir kısmın çevirisini ithaf etmek istiyorum... Eva: Sevgili günlük, Eva: Bugün bir çocukla tanıştım. Eva: O benim donuk kalbimi, neşeyle aydınlattı... Eva: Teşekkür ederim hayatıma girdiğin için :)) _____ #dostlu...