"Bekledim dön diye, dönmedin bile bile.
Bile bile sevdiğimi, korkundan gelmedin.
Arayıp sormasan da unuttum seni sanma sakın,
Dünya bir yana, sen bir yana..."Tek kulağıma dolan şarkıya eşlik ederken kendi kendime oynayarak durağa yürümeye devam ettim. Gelen sınavların stresinin aksine ben mutluydum.
Kazanın üstünden bir hafta geçmişti. Annemle babam gün geçtikçe daha iyi oluyorlardı. Annem tek koluyla ev işlerine yardım etmeye başlamıştı bile. Babamın ayağında kırık olduğundan o hala dinleniyordu. Ben okula devam ettiğim için en küçük teyzem bizde kalıyordu. O yüzden okula giderken içim rahattı.
Bu bir haftadır tabiri caizse Bartın'dan kaçıyordum. O da asla üstüme gelmiyor, sabırla beni bekliyordu. Ama artık benim de cesaretimi toplayıp ona adım atmam gerekti.
Durağa vardığımda düşüncelerime ara verip etrafın boş olmasının rahatlığıyla şarkının nakaratına eşlik etmeye devam ettim.
"Ele güne karşı yapayalnız, böyle de olmaz ki."
Kulaklık takılı olmayan kulağımın dibinde hissettiğim sesle irkilerek arkama döndüm.
"Nasıl da gittin insafsız, böyle bırakılmaz ki. Unuturum sanmıştım güzelim. Gözüm yollarda kaldı..."
Benim korkmamın aksine Bartın gülerek bana bakarken durağın demirine yaslanarak göz kırptı. Bu hareketi kalp atışlarımı hızlandırırken yutkunarak bakışlarımı kaçırdım.
"Manyak mısın? Aklımı aldın."
Yalandan sinirlenmiş gibi konuştuğumda derin bir nefes aldı. "Amacım kalbini almaktı ama olsun. Bir sonraki sefere artık."
Dudaklarım şaşkınlıkla aralandığında "Bakma öyle. Uzun zamandır sana istediğim gibi davranmayı bekliyorum." diyerek kendini açıkladı. Haklıydı. O tüm cesaretiyle karşıma çıkmışken ki bunu ben istemişken şimdi ondan kaçıyordum.
"Galiba artık konuşmamızın vakti geldi."
Mırıldanışımla yaslandığı yerden doğrulup ciddileşti. Başını onaylarcasına sallarken "Parka geçelim." dedi sorarcasına. Bu sefer ben onu onayladığımda beraber boş olan parka gidip banklardan birine ilerledik.
Sol bacağımı altıma alarak banka oturduktan sonra vücudumu, solumda oturan Bartın'a çevirip ona baktım. Gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Bu konuşmayı daha fazla erteleyemezdik ama öğreneceklerimden korkuyordum. Bartın bana yalan söylemişti. Ya Mey olarak ya da Bartın olarak. Çünkü ikisinin birbiriyle uyuşmayan birçok şeyi vardı. Ayrıca işin içinde bir yerlerde Yalın da vardı, bunu görebiliyordum.
"Nereden başlamalıyım? En başından mı?"
Yutkunduktan sonra başımı hafifçe salladım. Olayların başı nereye varacaktı merak ediyordum.
Bartın da benim gibi oturup yüzünü bana döndükten sonra bakışlarını benden kaçırarak anlatmaya başladı.
"Arya'nın sana bazı şeyleri anlattığını söylemiştin. Ben o yüzden olayın görünmeyen tarafını anlatacağım. İtiraf etmem gerekirse bunları sana anlatmak istemiyorum. Korkuyorum Elis... Seni kaybetmekten korkuyorum. Ama daha çok beni anlayamamandan korktuğum için senden saklamayacağım. İçimi dökeceğim, bunları anlatacağım ilk kişi sen olacaksın."
Onu bölmek istemediğim için konuşmadım. Derin bir nefes aldıktan sonra devam etti.
"8. sınıftayken zorbalığa uğruyordum. Kilom yüzünden diğerleri benimle dalga geçerdi ama ben bunu umursamak yerine mutlu olmaya devam ederdim. Çok çalışırdım, derslerimde iyiydim. Çoğu kişiyle iyi anlaşırdım. Ama özellikle yakın olduğum iki arkadaşım vardı. İkisi de bizim okulun yakınlarındaki kolejde okuyorlardı. Aramızdaki maddi sınıfa rağmen onlar benim en yakın ve tek arkadaşlarımdı. İkisi ikizdi. Isimleri de Yağız ve... Yalın'dı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözyaşlarıma Dokundun | Texting
Teen FictionEva: Sana yabancı bir şarkıda geçen, bir kısmın çevirisini ithaf etmek istiyorum... Eva: Sevgili günlük, Eva: Bugün bir çocukla tanıştım. Eva: O benim donuk kalbimi, neşeyle aydınlattı... Eva: Teşekkür ederim hayatıma girdiğin için :)) _____ #dostlu...