0.9

6.6K 304 122
                                    

"Bartın mı?"

Sesimdeki şaşkınlığa engel olamazken hali hazırda akmaya devam eden gözyaşlarımı silmeye çalışıyordum.

"Evet, benim. Sultan abla aradı. Bereni orada unutmuşsun."

Beremi orada unuttuğumu anca otobüse binince hatırlamıştım ve geri dönüşü olmamıştı. Yarın alırım diye düşünüyordum.

"Evet... Fark etmiştim de sen numaramı?"

Sorumu anlamış olacak ki bekletmeden cevap verdi.

"Arya'dan aldım. O da sınıf grubundan almış."

Anladığımı belirten mırıltılar çıkarırken istemsizce burnumu çektim. Ağladığım için burnum akıyordu, elimde değildi.

"Sesin iyi gelmiyor."

Cümlesi beni güldürmüştü. Daha bugün meraklı olmadığını söyleyen o değil miydi?

"Meraklı olmaya mı karar verdin?"

"Hayır." dedi kesin bir dille. "Ama yine de iyi bir dinleyiciyimdir."

"Tanımadığım insanlara, pek böyle şeyler anlatmıyorum."

Tepkisini denemek için söylediğim şeylere karşı "İsmim Bartın, soyismim Karayel. Hakkımda daha fazla pek bilgi yok." dediğinde annemin duyamayacağı bir kahkaha attım.

"Her neyse. Anlatmak istemiyorsan sen bilirsin. Bereyi nereden alırsın? Nereye bırakayım?"

Eğlenmem onu sinirlendirmiş gibi gözükürken "Kafedeyse orada kalabilir. Eğer sendeyse de sabah alırım. Her gün aynı otobüse bindiğimize göre yakınlarda oturuyorsun." diye cevap verdim sakinlikle.

"Bere bende. Sabah alırsın."

"Tamam, teşekkürler."

Kibar cevabıma karşılık telefonu yüzüme kapattığında gözlerimi devirdim. Yine de aklımı başka şeylerle dağıttığı için ona gerçekten teşekkür ediyordum. Bu kısacık konuşma bile biraz rahatlamama sebep olmuştu.

Numarayı sadece ismiyle kaydettikten sonra telefonu kenara bırakıp kafamı masaya koydum. Hiçbir şey yapmak istemiyordum. Öylece durmak istiyordum sadece. Daha fazlasını yapacak gücü kendimde bulamıyordum.

Telefonuma gelen bildirimle başımı kaldırıp mesaja baktım. Feyza'dan gelmişti.

Esmer Güzeli: Ne yapıyorsuuun?

Esmer Güzeli: Annen bir şey fark etti mi?

Burukça gülümserken cevap yazdım.

Eva: Yok, demedi bir şey.

Eva: Ders çalışıyorum. Sen?

Ekranı kapatıp açtım ve gelen mesajları bildirim çubuğundan okudum.

Esmer Güzeli: Bartın'ın hesabına bakıyorum da bu kadar taş bir insanın neden az fotoğrafı olur anlamıyorum

Esmer Güzeli: Baya iyi de takipçisi var

Derin bir nefes aldım. Çocuğun instagramdaki az fotoğrafı bile kıza dert olmuştu. Ne kadar güzel (!).

Cevap vermeden telefonu kenara bıraktım. Çantamdan kitapları çıkarıp masanın üzerine koydum ve matematik kitabını önüme çektim. Kalemliğimden kurşun kalemimi ve silgimi de aldıktan sonra istemeye istemeye de olsa günün tekrarını yapıp test çözmeye başladım.

Saat'in 12'ye geldiğini fark ettiğimde son soruyu da çözüp testi kapattım. Kafamı meşgul etmesi için saatlerdir aralıksız çalışıyordum. Arada geçirdiğim minik sinir krizlerini saymazsak tabii. Annemi görmek istemediğimden yemek yememiş ve ders çalışmaya devam etmiştim. Onlar için ders tabii ki daha önemli olduğundan bir şey dememişlerdi.

Telefonu elime alıp İnstagram'a girdim. Eren'in son mesajı hala görüldüydü. Kararsızlıkla dudağımı ısırırken dayanamayıp yazmaya başladım.

Erenlendiniz: Kızsam da kırılsam da

Erenlendiniz: Senden vazgeçemiyorum.

Erenlendiniz: Nasıl taht kurduysan artık kalbimde

Erenlendiniz: Yerini başka hiçbir şey dolduramıyor.

Erenlendiniz: O yüzden Eren Aykut,

Erenlendiniz: Sakın benden gitme olur mu?

~~~

Selam herkese. Nasılsınız, hayat nasıl gidiyor?

Ve bir de hikaye nasıl gidiyor?

En sevdiğiniz karakter?

Gözyaşlarıma Dokundun | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin