"Sağlık alanında yani?"
Bartın'ın sorusuna ağır ağır başımı sallayarak cevap verirken "Evet." dedim. "İnsanlara yardım etmeyi, onlara umut olmayı seviyorum ve istiyorum da. Ne kadar zorlu ve büyük sorumluluklar isteyen bir meslek de olsa yapabilirim Bartın, buna inanıyorum."
Bartın o mükemmel gülümsemesini bana bahşederken "Ben de inanıyorum Elis'im. Sana ve yapabileceğine dair inancım tam." dedikten sonra usulca ekledi. "Yine de acele karar verme. Bir sürü içerik var bunlarla alakalı. Araştırırız, bu bölümü okuyanlarla konuşuruz. Elimden geleni yapacağım ben de."
"İyi ki varsın Bartın." dedim içimden geldiği gibi. "Gözyaşlarına dokunduğum gün, nereden bilebilirdim ki senin de benim hayallerime, hayatıma sihirli bir değnek gibi dokunacağını... İyi ki varsın, iyi ki geldin, iyi ki ve daha çok iyi ki. Sen benim mucizem oldun."
Geleceğime dair en önemli detaylardan biri hakkında hayal kurmak, yüreğimde nedensizce bir sızı oluşturmuş ve beni duygusallaştırmıştı. Şüphesiz ki bu duygusallığımın en büyük sebeplerinden biri de Bartın'dı. Bana koşulsuzca yardım etmesi, her dokunuşla hayatımı güzelleştirmesi... Anlatamayacağım kadar güzel bir duyguydu.
"Senin o sulanan gözlerini öpeyim be kızım." Yerinden kalkıp yanıma gelip önce saçlarıma sonra da yanağıma bir öpücük kondurdu. Onun bu hareketi beni güldürürken yan masadaki kızların bize gülümseyerek bakması beni utandırdı. "Tamam, yerine geç hadi."
Bartın utandığımı anında fark ederken yanağımdan makas alıp "Utangaç sevgilim benim." diyerek yerine geçti. Bir şey demeyerek önümdeki kahvenin son demlerini yudumladım.
Boşalan fincanı masaya bırakırken "Kalksak mı? Nevra'yla ilgileniriz biraz." dediğimde Bartın dirseklerini masaya yaslayarak bana doğru eğildi masada. Muzip bir ifadeyle gözlerime bakarken "Sen Nevra'yı bile iki üç saatte özlüyorsan, bizim-" demişti ki daha fazla konuşmasın diye elimle yüzünü iteledim hafifçe.
Bartın bu hareketimle daha da gülerken eliyle ağzına fermuar çeker gibi yaptı. "Tamam sustum güzelim." Ona ters ters baktım ama sadece birkaç saniye sürdü. Ciddiyetim bozulurken gülerek ayağa kalkıp montumu giydim ve çantamı aldım. Bartın da montunu giydiğinde kasada hesabı ödeyip dışarı çıktık.
Ellerimiz bizden bağımsızca birleşirken yürümeye başladık. Keyfimiz çok yerindeydi ta ki "Oo çalışkan Bartın'ımız da buradaymış." diyen sesi duyana kadar. Bakışlarım Kutay denen çocuğa döndüğünde sırıtarak yanındaki çocukla bize baktığını gördüm. İsmini kazadan bir hafta kadar önce yaşanan Bartın'la kavgaları üzerine öğrenmiştim.
"İşine git Kutay. Sinirlerimi bozma benim." Bartın'ın sert uyarısı Kutay'ın salak salak gülmesine sebep olurken Kutay "Kaza yapmışsın, geçmiş olsun diyeyim dedim Bartın. Sen de hemen kızıyorsun, aşk olsun." dedi samimiyetsizce.
Bartın derin bir nefes alırken "Gidelim Elis." dedi. Tam bir adım atacaktık ki "Elis mi? Biz Eva diye biliyorduk ama Elis daha havalıymış. Tanıştığımıza memnun oldum Elis." diyerek elini bana uzatmasıyla durduk.
Bartın bana uzattığı eline sertçe vururken "Ettirtme belana Kutay! Sevgilimin adını ağzına almayacaksın!" diyerek sesini yükseltti. Baş parmağımla Bartın'ın tutuğum elini yavaşça okşadım sakinleşmesi için. Hala tam iyileşmemişti. Olası bir kavgada daha kötü olabilirdi.
Kutay, Bartın'ın bu hareketiyle gülmeyi keserken yanındaki en az kendi kadar aptal gözüken çocuğa "Az önce benim elime mi vurdu o?" diye sordu. Çocuk cevap vermeden Kutay, Bartın'a döndü. Bir şey demeden elini kaldırıp Bartın'ın hasarlı omzuna vurmak için hareket yaptı. Ama onun her hareketini dikkatlice izleyen ben, onu engelledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözyaşlarıma Dokundun | Texting
Teen FictionEva: Sana yabancı bir şarkıda geçen, bir kısmın çevirisini ithaf etmek istiyorum... Eva: Sevgili günlük, Eva: Bugün bir çocukla tanıştım. Eva: O benim donuk kalbimi, neşeyle aydınlattı... Eva: Teşekkür ederim hayatıma girdiğin için :)) _____ #dostlu...