Teyzem kapıyı açtığında ona selam vererek içeri girdim. Eşyalarımı odaya bırakıp ellerimi yıkarak mutfağa geçtim. Sofra çoktan kurulmuştu.
"Afiyet olsun." diyerek yerime oturduğumda "Sağ ol. Hoş geldin." dedi annem. Elime aldığım suyu içmeden önce "Hoş bulduk." dediğimde babam "Nasıl geçti sınavın?" diye sordu.
Önümdeki çorbayı çekip kaşıklamaya başlarken "Fena değildi. İdare eder." diye cevap verdiğimde başlarını sallamakla yetindiler.
"Yarın hangi sınavın var kuzum?" Teyzemin sorusuyla ona bakarken "Biyoloji." dedikten sonra annemlere döndüm. Yemekten sonra Edizlere gitmek için izin almam gerekti.
"Geçen seferki gibi sınava çalışmak için bizimkilerle toplanalım dedik. Bu sefer Ediz evine çağırdı. Gidebilir miyim yemekten sonra?"
Annemler birkaç saniye sustuğunda endişeyle ekledim. "Geçen sefer çok işe yaramıştı birlikte çalışmak. Söz savsaklamayacağız. Ders çalışacağız gerçekten."
Ben hızlı hızlı konuşurken annem "Eva." dedi sakince. Yüzündeki buruk tebessümle bakarken "Biz bunları konuştuk. Hatalarımızı bir kenara bırakacaktık. Ders çalışacağız diyorsan gidebilirsin tabii ki. Biz aileyiz, öyle ya da böyle birbirimize ayak uydurmalıyız. Biz bundan sonra seni sıkmayacağız, sen de bu performansını düşürmeden kendi geleceğine doğru emin adımlarla yürüyeceksin." dediğinde ağlamamak için kendimi sıktım. Duygulanmıştım.
Annemin sözlerini babam devam ettirdi. "Annen haklı. Her zaman çok iyi anlaşamayacağız. Yine tartışacağız belki. Ama birbirimizde yaralar açmamaya çalışacağız artık. Ne bizim ne de bir başkasının, senin hayatına karışmasına izin verme. Çünkü bu senin hayatın. İkinci bir hayatın olmayacak."
Dolan gözlerimi kırpıştırarak gülümsedim. Bu yolda çok yaralanmıştım, yıpranmıştım ama değmişti. Sonunda hatalarını fark etmişlerdi. Ve biz şimdi daha güzel bir aile olmuştuk. Bunun mutluluğuyla yemeğimi yemeye devam ettim. Tabii içimden hata yapan tüm ailelerin, hatasından dönmesini dileyerek...
____Ediz'in attığı konuma geldiğimde telefonu pantolonumun cebine koyup kapıyı çaldım. İki katlı bir evdi. İki kişi kalmasına rağmen büyük bir evdi.
Kapı birkaç saniye sonra açıldığında gözlerim Bartın'ı buldu. Dirseğini kapının kenarına yaslamış bir halde bana bakarken gülümsedi. "Hoş geldin güzelim."
Güzelim kelimesinin içimde yarattığı hisle gülümserken "Hoş buldum." dediğimde bileğimden tutup beni içeri çekti. Etrafa kısaca bakış attıktan sonra bana sarıldığında sarılışına karşılık verdim.
"Biri görecek." diye mırıldandım gülerek. Bartın bıkkın bir nefes bırakırken geri çekildiğinde güldüm. Sarılmayı bıraksa da hala ellerimi tutuyordu.
Bakışları yüzümün her bir noktasında dolaşırken "Nasıl her seferinde daha fazla sevebilirim, aklım almıyor." dedi sakince. Karnım kasılırken gözlerinin ta içine baktım. Gözlerimle anlatmak istedim hissettiklerimi.
"Eva? Sen mi geldin?" Arya'nın sesini duyduğumda endişeyle Bartın'ın elini itip içeriye doğru geçtim. Bartın'ın arkamdan ofladığını duysam da duymamış gibi yaparak salondaki geniş yemek masasında oturan bizimkilere ilerledim.
"Selam!"
"Hoş geldin çilli." Uraz ve Ediz anlaşmış gibi aynı anda konuştuklarında birbirlerine iğreniyormuş gibi bir bakış attılar. Gören ikisinin birbirinden nefret ettiğini sanırdı. Halbuki sırf gıcıklık olsun diyeydi bu halleri. Ve çok komiklerdi.
Çantamı çıkarıp boş olan yers otururken "Hoş buldum. Ne yapıyorsunuz?" diye sordum. "Dersten önce bir şeyler atıştıralım dedik. Seni bekliyorduk." Soruma cevap veren Arya'ya gülümserken Bartın sağıma oturmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözyaşlarıma Dokundun | Texting
Teen FictionEva: Sana yabancı bir şarkıda geçen, bir kısmın çevirisini ithaf etmek istiyorum... Eva: Sevgili günlük, Eva: Bugün bir çocukla tanıştım. Eva: O benim donuk kalbimi, neşeyle aydınlattı... Eva: Teşekkür ederim hayatıma girdiğin için :)) _____ #dostlu...