8.8

1.7K 169 57
                                    

Üstümdeki oversize tişörtün yakasını çekiştirirken derin bir nefes aldım. Içim sıkışıyordu. Son bir aydır olduğu gibi yine derse odaklanamıyordum.

Koskoca bir ay olmuştu.

Bartın'la kaç kez konuşmaya çalışmıştım. Ama hep bir engel çıkmıştı. Ve bizim aramızda sessizlikle başlayan her şey, sessizlikle bitmişti.

Tatilden döneli iki üç hafta olmuştu. Ama bir kez bile karşılaşmamıştık. Kendimi kapatmış ve sadece derslere vermiştim. Diğerlerinden duyduğum kadarıyla o da aynısı yapıyordu. O gün o kadar kötü olmasının sebebini ise hala hiçbirimiz bilmiyorduk.

Onun o gün ne yaşadığını bilmesem de onu deli gibi özlediğimi biliyordum. En ufak mutluluğumda elim hep telefona gidiyordu ona anlatmak için. O an öylece kalmak çok koyuyordu.

Ben kendimi geçmiştim zaten. Ben bu haldeysem, o ne haldeydi bunu düşünüyordum. Tüm bu olanlara nasıl dayanıyordu? Ona gitmek istiyordum ama kendimde bu yüzü bulamıyordum. Ona gelme dediğim an tekrar tekrar dönüyordu beynimde. Hatalıydım, farkındaydım. Sadece geri dönüş bulamıyordum.

Telefonumun çalmasıyla irkilerek kendime geldim. Arya arıyordu. Beklemeden aramayı cevapladım. "Yardıma ihtiyaç var Evaaa!" Arya'nın sesini duymak beni gülümsetirken "Ne oldu?" diye sordum.

"Dilay'ın doğum günü yarın aptal balık. Yarın sabah kahvaltıdan sonra gelmen ve süslemelere yardım etmen gerek. Ediz onu oyalayacak."

Kendi sıkıntımda boğulurken unutmuştum doğum gününü. Dilay'ın doğum günü demek, bizim Bartın'la karşılaşmamız demekti. Kalbim bir yükün altında ezildi sanki. Ama toparlamam gerekti. Sonsuza kadar kaçamazdık. Her gece yatmadan önce ağlayan ben de olsam, belki de alışmam gerekiyordu. İnsanlar ayrılabilirdi. Galiba bunu kabullenmeliydim.

"Sen sormadan söyleyeyim. Evet, Bartın da gelecek." Arya sessizliğimden anlamış olacak ki tekrar konuşmuştu. "Geleceğimi biliyor mu peki?" diye sordum bu sefer.

"Biliyor." Tek kelimelik cevap yeterli olmuştu. "Tamam." diyerek kabul ettim. "Nerede yapacağız sürprizi?"

"Dilayların evinde."

Arya'yı onaylayıp aramayı sonlandırdım. Saat 12'ye geliyordu. Aslında yatacaktım ama şu an yatsam bile düşünmekten başka bir şey yapmayacağımı biliyordum. Daha da kafayı yememek için test kitabının kapağını açtım ve ilk soruyu okumaya başladım.

Galiba benim için uzun bir gece olacaktı.
____

Doyduğumu hissettiğimde anneme baktım. "Dilay'ın doğum günü bugün. Sürpriz yapacağız. Gidebilir miyim?"

Annem çayından bir yudum alırken söylediklerime şaşırmış olacak ki kaşlarını kaldırdı. "Odanda üreyen mikroorganizmalar küsmesin kızım sana? Niye bizi bırakıp gittin diye?"

Ciddiyetim bozulurken gülmeye başladım. Ders çalışmam onu memnun ediyordu ama odamdan dışarıya sadece yemek ve ihtiyaç için çıktığımdan artık ona da gına gelmişti. Günde iki üç defa gelip bari balkona çık güneş görsün gözün diyordu.

"Yok yok, mikroorganizmalarım anlayışlıdır. Sorun etmezler." dedim yerimden kalkarken. Annem gülerken "Hediye aldın mı?" diye sordu. Gözlerim kocaman açılırken "Ben onu hepten unuttum!" dedim şokla. "Ay daha hediye almam lazım!" Hızla odaya koştuğumda annemin arkamdan güldüğünü duydum.

Dün geceden ayarladığım kıyafetleri giydim hızlıca. Altıma açık mavi, palazzo model kot pantolon giyerken; üstüme de ince askılı siyah bir buluz giydim. Onun üstüne de uzun kollu, bol beyaz bir gömlek giyip kombini tamamladım. Saçlarımı beş dakikada anneme ikili balıksırtı ördürdüm. Gece benim için cidden uzun sürmüştü. Uykusuzdum ve yüzüm bunu belli ediyordu. Bu yüzden bunu tolere etmek için biraz canlı bir makyaj yaptım.

Gözyaşlarıma Dokundun | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin