8.3

2K 151 39
                                    

Ayy bölümü birine ithaf edecektim, unutmuşum. Hemen yeniliyorum. Bir önceki bölümü Begüm'e ithaf etmiştim, yine en fazla o yorum yapmış ama haksızlık olmasın diye şimdi diğer en fazla yorum yapana ithaf ediyorum.

Yaniii Kaderozlukk 'e ithaf ediyoruum♡

Bir sonraki bölümü de bu bölüme en fazla yorum yapana ithaf edeceğimm:)

Keyifli okumalar...
___
Bir devrin daha kapanış vakti gelmişti. Koskoca bir okul yılı içinde hayatıma girenler, çıkanlar, sevinçler ve üzüntüler o kadar çoktu ki... Bu sene ben gerçekten dolu dolu yaşamıştım, iyisiyle kötüsüyle.

Okula doğru yürürken içimdeki burukluğa engel olamıyordum. On birinci sınıfın bitmiş olması bir yana, okula gidemeyecek olmak ayrı bir yana üzüyordu beni. Bir de bunların üstüne on ikinci sınıf olma bilinci eklenip beni strese sokuyordu.

Sonunda sınıfa ulaştığımda herkesin sohbet halinde olduğunu gördüm. Zaten karne verilene kadar öğretmenler gelmeyeceğinden bizimkilerin yanına ilerleyip "Günaydın." dedim.

Hepsi aynı şekilde karşılık verirken ben boş yerlerden birine oturmuştum.

"Oğlum ben şimdi sizi her gün göremeyecek miyim?" Uraz'ın hüzünle sorduğu soruyla derin bir iç çektim. "Belki buluşuruz sık sık?" Dilay'ın sorarcasına konuşmasına Arya "Pek sanmıyorum. Uraz'la Ediz ailesiyle tatile gidecek. Yalın zaten gitti. Benimkiler de memlekete gitmeyi düşünüyor." diye cevap verdi.

Dilay'ın suratı asıldığında Ediz "Hop hop!" diyerek olaya dahil oldu. "Daha şimdiden karalar bağlamayın. Çıkışta dolaşıp eğleneceğiz, bunu düşünün sadece."

Şu an oturup üzülmektense Ediz'i dinlemek hepimize mantıklı gelmiş olacak ki başka konulardan konuşmaya başladık.

Sonrasında zaman hızlıca geçmişti. Karnelerimizi almamızın ardından bu senenin son sırasını yapıp 11. sınıfa veda etmiştik.

Beşimiz giriş kapısından çıkıp Bartın'ı beklemeye başladık. Onlar ancak karne almış olacaklar ki yeni sıraya geçiyorlardı.

Elimdeki karneye bakarken gülümsedim. Emeklerimin karşılığı ellerimin arasında duruyordu. Çok yorulmuştum ama en azından değmişti.

Koşuşmaya başlayan öğrencileri fark ettiğimda kafamı kaldırıp onca insanın arasından Bartın'ı aradım. Sonunda onu gördüğümde içimdeki özlemle düşünmeden ona koştum.

O beni fark edene kadar çoktan kollarımı sıkıca boynuna sarmıştım. O bir haftadır okula gelmiyor, işe gidiyordu. Bu yüzden de yüz yüze görüşme şansımız olmamıştı.

Ansızın sarılmamla afallasa da kısa bir süre sonra sarılışıma karşılık verdi. "Elis'im?"

Sorarcasına konuştuğunda "Hmm?" diye mırıldandım. Herkes akın akın okuldan giderken biz durmuş birbirimize sarılıyorduk. "Özlemişim sana sarılmayı." dediğinde 'Bir de bana sor.' demek istedim ama bunun yerine susarak daha çok sarılmayı tercih ettim.

Biz birbirimize sığınmış bir halde huzurun kollarında gezerken Uraz'ın "Lan yeter! Ohoo, ağaç olduk burada!" diye bağırmasıyla kendimize geldik. Gülerek kollarımı geri çekip Bartın'a baktığımda "Huzur verse şaşarım." diye mırıldandı.

Onun bu haline gülürken beraber diğerlerinin yanına gittik. Uraz bizim hakkımızda tekrar bir şey diyecekti ki Bartın hafifçe onun kafasına vurup "Çok konuşuyorsun, sus." dediğinde komik bir surat ifadesiyle birlikte önüne döndü.

Gözyaşlarıma Dokundun | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin