♤İnternetimin son demlerini kullanarak bu bölümü atıyorum. Sınav haftam olduğu için bölüm yazamıyorum. Bu yüzden haftada bir bölüm geliyor. Sınavlarım geçtikten sonra eski düzene döneceğim. Diğer kurgum olan Bitti Sandığın An'ı aranızdan okuyan varsa ona da aynı sebepten bölüm gelmediğini belirtmek isterim. Umarım anlayışla karşılarsınız. Iyi okumalar bebeklerim♡
______
Eşyalarımı çantama sokuştururken boynumu sağa sola oynattım. Her yerimin ağrıdığı bir okul gününü daha bitirmiştik. Neyse ki pazartesi sendromunu da geride bırakmıştık."Eva, merhaba. Biraz konuşabilir miyiz?"
Duyduğum sesle yutkunarak bakışlarımı Sude'ye çevirdim. Onu görmeyi beklemiyordum. Ama bugün eninde sonunda gelecekti. Kaçmanın bir anlamı yoktu.
"Olur." dediğimde "Sultan Kafe'ye gidelim mi? Çok sürmez." diye sordu. Pazartesi günleri kalabalıktan dolayı bazen ikinci otobüse biniyordum. Bugün de öyle yapmaya karar verdiğimden teklifini kabul ettim.
Beraber kafeye gittiğimizde karşılıklı oturduk. Ellerimi masanın altından birleştirdim. Çekinmiyordum ama yine de çok gerilmiştim. Eren'in değil de Sude'nin benimle konuşmak istemesi çok daha stres vericiydi.
"Öncelikle seni anladığımı söylemekle başlamak istiyorum Eva. Gergin bir sohbettense ikimizin de rahat olduğu bir sohbet olmasını umuyorum." Samimi bir sesle konuştuğunda gülümsemeye çalıştım.
"Açıkçası nereden başlamam gerektiğini bilmiyorum. Galiba öncelikle neden gittiğimden başlamam gerekiyor." Anlatacaklarının uzun olduğunu belirten bir nefes aldı. Ben de bölmeden onu dinliyordum.
"Görünenin aksine maddi durumu iyi olan bir ailem yok. Benden küçük iki kardeşim var ve onlar da okuyorlar. Annem belindeki fıtıktan dolayı çalışamıyor. Babam da zaten inşaatçı ve sürekli iş bulamıyor. Bu yüzden de fazlasıyla para konusunda şıkışıyoruz."
Sude parmaklarıyla gözlerinin dolmasını engellemeye çalışırken sertçe yutkundum. Herkesin farklı dertleri, farklı hayat zorlukları vardı.
"Hocalar sağ olsun bana bu konuda yardımcı oluyorlar. Ama ilerisini düşünmek zorundaydım. Bir gelecek istiyorsam, okumak istiyorsam yeterli bütçemin olması gerekti. Bu yüzden sıkı bir şekilde burs başvurularını takip ediyordum.
Ve sonunda istediğim oldu. İyi bir okulun bursluluk sınavını kazandım. Destek aldım. Ama düşünmediğim şeyler vardı. Eren gibi... Onu arkamda bırakıp gitmek benim için de hiç kolay değildi. Ona neden gittiğimi açıklayamadım bile. Çünkü korktum. Gözlerinde acıma duygusunu görürüm diye."
Sude'ye bu zamana kadar sadece bir şey için kızmıştım. O da habersizce gittiği içindi. Ve şimdi aklımdaki o boşluğu da doldurmuştu. Her şey bir yapboz misali tamamlanmıştı. Ona kızacak hiçbir şeyim kalmadığı gibi, ona karşı şefkat beslemiştim. Bu acıma değildi. Bu bir anne şefkati gibiydi. Yaşadığı zorluklara rağmen ayakta durabilmesine de ayrıca hayran kalmıştım.
"Ama planladığım gibi olmadı. Gittiğim yer sadece maddiyat değil, psikolojik güç de istiyordu. Dayanamadım. Burayı, arkadaşlarımı, ailemi ve en çok da Eren'i... Hepsini çok özledim. Dedim ne olacaksa olacak ama onlarla el ele verip aşacağım bunları.
Ve haliyle geri döndüm. Evden sonra direkt Eren'e gittim. Korkmadım bu sefer. Anlattım her şeyi. Bağırmadı, çağırmadı. Affetmesi yetmiyormuş gibi yanımda olamadığı için özür diledi."
Dolu dolu olduğu için parlayan gözlerini bana çevirdi. "Ve böylece biz eskiye döndük. Tek farkla. Birbirimize dürüstlük sözü vermiştik."
Konuşma sırasının bende olduğunu hissettiğimde dilimle dudaklarımı ıslatıp konuşmaya başladım.
"Ama dürüstlük sözünüz Eren'in benim ona yazdığımı sana söylememesiyle bozuldu."
Hafifçe başını salladığında derin bir nefes aldım. Tam konuşacağım sıra Sude gülümseyerek böldü beni.
"Sen anlatmasan da ben tahmin edebiliyorum Eva. Sadece Eren'le gerçekte arkadaş olduğunuz bir ay boyunca bile bunu anlayabilirdim. Seni, Eren'i seviyorsun diye suçlayamam ki. Birini sevmek suç değildir. Ki sen, ben varken bile yazmadın ona. Ben gittiğimde yazdın. Sonra ben geldim. Sen yine yazmayı bırakmak istedin ama Eren seni bırakmadı. Çünkü seni bir arkadaş olarak sevmişti. Eren bana her şeyi anlattı. Ve bu hikayenin hiçbir noktasında senin hatan yok. Daha erken söyleyememenin sebebini de anlayabiliyorum. Olaylar şu anki haline gelsin istemedin."
Dudaklarım şaşkınlıkla aralanırken bir süre sonra gülümsedim. "Beni bu kadar iyi anladığın için teşekkür ederim Sude." Ben ona minnettar bir gülüş sunarken "Bir erkek yüzünden suçu olmayan bir hemcinsimle kavga edecek değilim." diyerek şakaya vurdu.
"Yani özetle Eren'le aramızdaki soğukluk tamamen onun öküzlüğünden. Onu affedeceğim ama bir daha dürüstlük sözünü bozmayacağına emin olduktan sonra. Senden kaçmasının sebebi de aklının karışık olması ve aramızın bozulmasıydı. Yakında seninle konuşmaya gelecektir."
Onu onayladığımda otobüs saatimin geldiğini fark ettim. Beraber kafeden ayrılıp evlerimize yol alırken derin bir nefes aldım.
Galiba ben cidden atlatmıştım.
Sanki Eren'e dair kalan son bağlarım bu konuşmayı bekliyordu. Üstümden koca bir yük kalkmış ve tamamen rahatlamış hissediyordum. Önceden Eren ve Sude'yi düşündüğümde bile hemencecik canım yanarken Sude'nin anlattıklarını bir tebessümle dinlemiştim.
Ve sonunda başarmıştım. Eren Aykut'u tamamen bitirmiştim hem kalbimde hem aklımda. Hem de bir yıkım olmadan.
Şimdi mutluydum. Böylesi herkes için daha iyi olmuştu. Hissediyordum.
●●●
♤Selamlar herkese. Nasıl buldunuz bakalım bu bölümü?
Bu bölüme ihtiyaç vardı kesinlikle. Eva'nın içindekilerin son bulduğunu anladığı Sude'nin sebeplerini öğrendiğiniz... Açıkçası bölüm içime çok sindi. Sude hiçbir zaman kötü biri olmadı. Ayrıca Eva'yı anlaması ve ona kızmaması <3
Bir sonraki bölüm görüşürüz o halde :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözyaşlarıma Dokundun | Texting
Teen FictionEva: Sana yabancı bir şarkıda geçen, bir kısmın çevirisini ithaf etmek istiyorum... Eva: Sevgili günlük, Eva: Bugün bir çocukla tanıştım. Eva: O benim donuk kalbimi, neşeyle aydınlattı... Eva: Teşekkür ederim hayatıma girdiğin için :)) _____ #dostlu...