Arkadaşlar yorumlarınızı eksik etmeyin olur mu? Sizi ve yorumlarınızı çok özlüyorum :")
____Kaybetme korkusu.
Kendimi bildim bileli benimle beraber büyüyen o korku... İçimde büyüdükçe kalbimi sıkıştıran bu korku, beni tamamıyla esir almışken düşünüyordum.
Gözyaşlarım yanaklarımda kurumuştu artık. Aklıma binbir çeşit fikir gelmişti. Babamın telefonunu gizlice alabilmek çok da zor değildi. Ama bunu istemediğimi fark ettim. Saklamak, yalan söylemek istemedim. Korkunun verdiği cesaretle gidecek ve durumu basit bir yolla açıklayacaktım. Bu kadarını göze almalıydım.
Otelin restaurant kısmında çay içen annemleri bulduğumda yanlarına gittim. İçimdeki korku ve gerginlik ağlama duygumu arttırırken kendimi tuttum. Babama dönerek direkt sordum. "Baba, telefonundan Salim Usta'nın numarasını alabilir miyim?"
Babam da annem de şaşırırken annem önce davranarak "Hayırdır inşallah?" diye sordu. Derin bir nefes alırken cümlelerimi toparladım zihnimde. Ardından sabit bir sesle "Çocuklarla Bartın'a ulaşamıyoruz. Arya gidip evine bakacaktı ama adresi bilmiyor. Adresi soracağız." diyerek açıkladım.
Ters bir tepki vermelerinden deli gibi korkuyordum. Neyse ki korktuğum olmadı. Babam telefonunu çıkarıp "Atıyorum mesajla numarayı." dediğinde hızla başımı salladım.
"Ben bunu Arya'ya atayım. Odaya çıkıyorum. Siz daha kalacak mısınız burada?"
"Biz bir iki saat daha otururuz burada. İşin bitince gelirsin sen de." Annemi onaylarken neredeyse koşar adımlarla asansöre ilerleyip odaya çıktım.
Gerginlikle arama kısmına girip Arya'yı arayacağım sıra bir şey oldu. Ekrana bir arama düştü.
Mey'im arıyor...
Kalbim hızla çarparken aramayı cevaplayıp telefonu kulağıma götürdüm. Titrek bir nefes bırakırken "Bartın?" dedim kısık bir sesle. Tüm gücümü yitirmiştim sanki. Kilometrelerce koşmuşum ve bitiş çizgisine varınca bitmişim gibi hissediyordum.
"Elis..." dedi çatlak bir sesle. "İyi misin Bartın? Neredesin?" diye sordum korkuyla. "Değilim." dedikten sonra öfkeyle ekledi. "Bu ettiğimin dünyası iyi olmama ne zaman izin verdi ki!"
Konuşmama fırsat bırakmadan "Sana ihtiyacım var Elis. Sana her zamankinden çok ihtiyacım var." dedi yalvarırcasına bir sesle. Bunları duyunca içim gitti. Orada olamadığım, ona sarılamadığım için içim gitti. O kadar çaresiz hissettim ki...
"Bartın-" dediğim sıra "Gelsen olmaz mı?" demesiyle sustum. "Bu seferlik tatilin erken bitse, geri dönsen olmaz mı Elis?"
Benden öylesine bir şey istemiyordu. Bu kitaplardaki, dizilerdeki şeye benzemiyordu. O çağırdı diye koşa koşa gitmek değildi sevmek. Bunu çok istemekti. Yemin olsun, şu an ona gitmeyi o kadar çok istiyordum ki... Ama gerçek hayattaydık. Annemlere nasıl diyecektim, gitmem lazım diye.
"Bartın..." dedim ağlamaklı bir sesle. "Ben sana nasıl geleyim?"
"Ben sana geleyim Elis?"
Dudaklarımdan bir hıçkırık kaçarken cevap veremedim. "Kenarda biriktirdiğim para var. Gel desen düşünmeden gelirim Elis. Sana ihtiyacım var, ne olursa olsun gelirim. Yeter ki sen bana gel de."
Elimle dudaklarımı kapatıp ağlamamı bastırmaya çalıştım. Ona gel desem gelirdi, yapardı biliyordum. Ama gel diyemezdim. O para onun geleceğiydi. Üniversite için kaç zamandır biriktirdiği paraydı. Nasıl onu harca da gel derdim? Hem gelse ne yapacaktım, annemler buradayken nasıl ona destek olacaktım? Benim ona gel demem, ona saygısızlıktı. Bunu yapamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözyaşlarıma Dokundun | Texting
Genç KurguEva: Sana yabancı bir şarkıda geçen, bir kısmın çevirisini ithaf etmek istiyorum... Eva: Sevgili günlük, Eva: Bugün bir çocukla tanıştım. Eva: O benim donuk kalbimi, neşeyle aydınlattı... Eva: Teşekkür ederim hayatıma girdiğin için :)) _____ #dostlu...