Arya elindeki mumları yanan pastayı tutarken ben de video çekmeye hazır haldeydim. Dilay ve Ediz'in sesleri gelmeye başlamıştı.
"Sen de bir garipsin, tutturdun bahçe diye."
Dilay'ın Ediz'e söylenmesine gülerken videoyu başlattım. O sırada Ediz ve Dilay da bahçeye giriş yaptı. Hep bir ağızdan "İyi ki doğdun Dilay!" diye şarkı söylemeye başladığımızda Dilay şoke olmuş bir şekilde bize bakıyordu.
Arya'nın "Mumlar bitmeden üflemelisin!" diye uyarmasıyla Dilay harekete geçerken "Size inanmıyorum ya!" dedi gülerek. Dilay pastaya yaklaşıp yanındaki Ediz'e baktı. "O yüzden sabahtan beri beni oradan oraya sürüklüyordun dimi?"
Ediz elini ensesine atıp başını öne eğerek güldü. Dilay onun bu haline iç çekip pastaya döndüğünde gözlerini kapatıp dilek diledi ve mumlara üfledi. Alkış sesleri yükselirken videoyu kaydedip birkaç tane de fotoğraf çektim ve telefonu cebime koydum. Arya pastayı masaya koyduğunda Dilay'la sarıldılar. Sıra sıra hepimizle sarıldığında fotoğraf çekildik. Yaklaşık on beş kişi vardı. Arya sınıftan da birilerini çağırmıştı.
Sıra hediye faslına geldiğinde herkes hediyesini vermeye başladı. Uraz, 15-20 cm uzunluğunda bir ayıcık almıştı. Galiba aralarında eskiden gelen bir espriydi. Ediz ise bir müzik kutusu almıştı. Bartın da gül desenli çok hoş bir kolye almıştı.
Sıra Arya'ya geldiğinde "Benim hediyem biraz büyük bir şey. Hemen getiriyorum bir dakika." diyerek bahçenin çıkışına ilerledi. Biz merakla ona bakarken "Işte benim hediyem!" diyerek elini girişe doğru kaldırdı.
Ve bahçeye Yalın girdi.
Gözlerim şaşkınlıkla açılırken mutlulukla gülümsedim. Yalın sonunda dönmüştü. Onu ikna eden de Arya'ydı. Bence çok iyi hediyeydi.
Dilay duygusallıkla "Ya Yalın!" diyerek ona ilerledi ve sarıldı. Benim bakışlarım Bartın'ı bulduğunda özlemle Yalın'a baktığını gördüm. Hepimiz Yalın'ı özlemiştik ama Bartın için durum çok başkaydı.
Yalın diğerleriyle sarıldıktan sonra yanıma geldiğinde benden uzaktaki Bartın'a bakıp tekrar bana baktı. "Burnuma iyi kokular gelmiyor." dediğinde buruk bir gülümsemeyle cevap verdim sadece.
Kısa bir sarılmanın ardından Bartın'a ilerledi. Bartın ona bakarken sorarcasına "İyisin?" dediğinde Yalın gülerek ona sarıldı. Gülen gözlerle onları izlerken biraz sonra ayrıldılar.
Onlar sohbet etmeye başlarken Arya ve Dilay'a pastaları dağıtma konusunda yardım etmeye başladım. Umduğumdan daha güzel bir gün oluyordu. Ve daha da güzel olması için elimden geleni yapacaktım.
____Elimdeki kolayı yudumlarken boş boş sosyal medyada geziniyordum. "Ee?" diyen Yalın'ın sesiyle telefonu kapatıp cebime koyarken karşıma oturan Yalın'a baktım. "Ee?" diyerek onu taklit ettiğimde gülerek az ileride oturan Bartın'ı gösterdi.
"Neler oluyor aranızda?"
Buruk bir şekilde gülümserken "Hiç." dedim. "İnsanlar ayrılabilir." Kabullenmeye çalıştığım şeyleri söylediğimde Yalın beni alaya alırcasına gülümsedi. "Evet, şimdi bana gerçekten ne olduğunu anlat."
Derin bir iç çektikten sonra olayları anlattım. Konuşmam bittiğinde Yalın eliyle çenesini sıvazladı. "Şimdi taşlar yerine oturdu."
Kaşlarım çatılırken "Ne taşı?" diye sordum. "Bu aranızdaki bilmem kaç kilometre öteden bile fark edilen mesafe ve Bartın gözlerindeki bakış." Yalın'ın cevabı beni yutkundururken "Nefretle bakan gözleri..." diye mırıldandım.
Bu kez kaşlarını çatan Yalın'ken "Nefretle mi?" diye sordu. "Sen harbi saf mısın kızım? Bak... Bartın sana nefret besleseydi değil burada olmak, adının geçtiği bir yerde bile olmazdı. Nefreti geçtim, öfkeli bile değil. Sadece kırgın. Paramparça olmuş bakıyor. Senden uzak durmaya çalışıyor belli ama bir yandan sana koşmamak için çırpınıyor. Kendi elleriyle kendini tutsak ediyor, farkında değil misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözyaşlarıma Dokundun | Texting
Teen FictionEva: Sana yabancı bir şarkıda geçen, bir kısmın çevirisini ithaf etmek istiyorum... Eva: Sevgili günlük, Eva: Bugün bir çocukla tanıştım. Eva: O benim donuk kalbimi, neşeyle aydınlattı... Eva: Teşekkür ederim hayatıma girdiğin için :)) _____ #dostlu...