>Dedim sizi bekletmeden hızlıca bölümü atayım da ben derslerimi bitirene kadar siz de bölümü okuyun.
Keyifli okumalar♡
_____Sonlanan aramayla telefonu kulağımdan indirdim. Hüzünlenen bakışlarımla Bartın'a bakarken "Benim artık gitmem gerek." dedim.
"Bir sorun mu var?"
Gergin bir sesle sorduğu soruyla gülümsemeye çalıştım. "Yok, önemli bir şey değil. Sadece dedemin çiftliğine gidecekmişiz akşama. Ondan gitmem gerek."
Konuşurken bir yandan kaşınan burnumu kaşımıştım. Sözlerim bittiğinde Bartın dikkatlice yüzüme baktı. Dudaklarında oluşan hafif gülmeyi gördüğümde "Ne oldu?" diye sordum.
Bartın'ın gülüşü büyürken kafasını omzuna doğru eğip çene hattını omzuna sürttü. Ardından elini burnuma uzatıp "Biraz kirlenmişsin." dedi gülerek.
Yaptığı gıcıklığa karşılık yine omzuna vuracaktım ki elimi havada tuttu. Elimi bırakmadan gözlerime bakarken "Seni ezberledim artık." dediğinde yutkunarak gözlerimi kaçırdım.
Çok sürmeden ellerimiz ayrıldığında "Sen üstünü değiş. Ben de bir ustaya bakacağım." dediğinde başımı sallayarak üstümü değiştirmeye gittim. Hızlıca ellerimi ve yüzümü yıkayıp üstümü değiştirerek tekrar Bartın'ın yanına gittim.
"Bizimkilere anca yolda haber veririm ama sana şimdiden diyeyim, birkaç gün orada kalabiliriz. Geldiğimde görüşürüz olur mu?"
Sözlerime karşılık ağır ağır başını sallarken "Olur." dediğinde aklıma gelen soruyu sormak için dudaklarımı araladım. "Bir şey sorabilir miyim?"
Bartın gözlerime baktığında ne soracağımı anlamış olacak ki "Sorma." dedi sakince. "Hiç onun hakkında konuşmanın sırası değil."
Yalın hakkında konuşmak istememesine karşılık anlayışla baktım. "O zaman ben gideyim."
"Görüşürüz... Eva..."
Bartın'a el sallayarak eve doğru gidişimden sonra olaylar hızlıca ilerlemişti. Eve gitmiş, eşyalarımı hazırlamıştım. Sonrasında iki saat süren sessiz bir araba yolculuğuyla dedemin çiftliğine varmıştık. Her sene bunu tekrarlardık, babaannem için. Genelde onun ölüm yıldönümünde olurdu bu yemek gecesi ama bu sene annemlerin işlerinden dolayı ertelemek zorunda kalmıştık. O yüzden dedem de bizi şimdi çağırmıştı.
Oraya gittiğimizde köpeklerimle oynamıştım. Küçükken baktığım köpeklerimi büyüyünce buraya getirmek zorunda kalmıştık. Onları çok özlediğimden bol bol vakit geçirmiştim. Sonrasında planlandığı gibi yemek yemiştik. Masada genelde büyükler konuşmuştu, ben sessiz kalan taraftaydım. Sadece sorulan sorulara cevap verip susmuştum. Bu evde anılar beni susturuyordu. Dedemi de severdim. Sert biriydi ama iyi kalpliydi. Yine de babaannem gibi değildi. Onun kadar yakın olmamıştı aramız.
Yemekten sonra çiftliğin içindeki yolda yürüdüm. İlk başta şarkı dinlemek istemiştim ama burası o kadar güzel bir sessizliğe sahipti ki bu sessizliği bölmek istemedim. Şehire uzak olduğu için yıldızların daha da belirginleştiği göğe baktım uzun uzun. Ve ben de bir yıldız kaymış gibi dilek diledim. Mey geri gelsin diye...
Yorulduğumu fark ettiğimde dedemin çiftliğin birkaç yerine koydurduğu üç kişilik ahşap salıncağa ilerledim. Salıncağa kurulup yavaşça sallanırken telefonumu çıkarıp mesajlara girdim. Mey'in mesaj ekranına girdiğimde iç çektim. Hala mesajlar tek tikti.
Ekrandan çıkmadan bir kez daha göğe baktıktan sonra bakışlarım tekrar ekrana döndü. Gördüğüm çift ve mavi tikle gözlerim büyürken ekranda beliren yazıyla kalbim ağzımda atmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözyaşlarıma Dokundun | Texting
Teen FictionEva: Sana yabancı bir şarkıda geçen, bir kısmın çevirisini ithaf etmek istiyorum... Eva: Sevgili günlük, Eva: Bugün bir çocukla tanıştım. Eva: O benim donuk kalbimi, neşeyle aydınlattı... Eva: Teşekkür ederim hayatıma girdiğin için :)) _____ #dostlu...