1. Nether -8

4 1 0
                                    

Kardeşleri iskeletleri öldürdükten sonra Johnson'a baktı. Rengi solmuş teni neredeyse bembeyaz olmuştu.

—Sana ne oldu ? Çok telaşlanmış ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Johnson soluk bir sesle:

—Wither zehri... Yenilenme iksirini kullanın... dedikten sonra cebinde ne varsa çıkardı. Dört farklı iksir vardı. Hangisi yenilenme olandı ? Bu işlerle hep Johnson ilgilendiğinden iksirleri birbirinden ayırt edemiyorlardı. Rastgele birini içirttiler. Kardeşleri yeşil bir renk aldı. Soluk sesiyle kızmaya çalışıyordu.

—Bu zehir olandı... Doğru olanı göstermeye çalışıyordu ama elini kaldıracak kadar bile gücü kalmamıştı. Kardeşleri tüm iksirleri birden içirdi. İllaki biri yenilenme olacaktı. Üç iksiri de içen Johnson biraz düzeldi. Biraz beklediler. Rengi eski haline geri döndü. Yenilenmenin yanında güç ve ateş direnci iksiri içmişti.

Savaşırlarken Mark'ın taş kılıç kullanması dikkatlerini çekmişti.

—Neden taş kılıç kullanıyorsun ? Demir kılıcına ne oldu ?

—Ben şey... dedim ya... kırıldı. Lafı eveleyip geveleyerek sorulardan kaçmaya çalışıyordu ama kardeşleri sormayı bırakmadı.

—Köyde zombilerle savaşırken sapa sağlamdı.

—Sen bir şey mi saklıyorsun ? Mark elmas kılıcını kullanmak da istiyordu. Aldığından beri cebinden hiç çıkarmamıştı. Söylemeye karar verdi. Cebinden elmas kılıcı çıkardı.

—Bunu almak için demir kılıcımı verdim. Kardeşleri büyülü elmas kılıca hayranlıkla baktı. Kılıç kullanmıyorlardı ama elmas kılıca sahip olmak çocukluklarından kalma bir hayaldi. Dedelerinde bir elmas kılıç vardı. Onu kılıcı kullanırken görüyor ve kendileri de kullanmak istiyorlardı ama dedeleri çok tehlikeli olduğu için kardeşlere hiç vermemişti.

—Neden bunu daha önce göstermedin ? Çok güzel, dediler. Kızmalarını bekleyen Mark:

—Siz ciddi misiniz ? diye tepki verdi.

—Tabi ki ciddiyiz. Kılıç harika görünüyor.

—Peki hangi büyüler var ? Mark kardeşlerinin böyle tepki vermesine sevinmişti ama bu soruya yanıt veremediği için de üzülüyordu.

—Bilmiyorum. Hiç kullanmadım.

—Hadi hemen dene. Çok merak ettik. Heyecanla kaleye daldılar.

Kalede ilerlerken nefes alış sesi duydular. Ses sanki boğulmak üzere olan birinin son nefesleri gibiydi. Burada onlardan başka insan olamazdı. Peki bu sesin kaynağı neydi ? Sesin geldiği yöne doğru koştuklarında bir sürü uçan sarı çubuk ve bir kafadan oluşan garip bir canavarla karşılaştılar. Bu blaze olmalıydı. Kardeşleri görünce alev aldı. Ateş topu atmaya hazırlanıyordu. Canavarın saldıracağını anlayan kardeşler, kalkanlarını çekip saldırmasını bekledi. Üç tane ateş topu attıktan sonra alevi söndü. Saldırma fırsatı ellerine geçmişti. Mark elmas kılıcıyla iki saldırı yaptı. Blaze toz oldu ama ikinci saldırıda kılıç elinden fırlamış karşıdaki duvara saplanmıştı. Ne olduğunu anlamamışlardı. Kardeşleri gülerken:

—Ne oldu, kılıç tutmasını mı unuttun ? diye dalga geçiyorlardı. Mark'ın suratı kızardı. Johnson:

—Fırlama laneti olmalı. Seni kazıklamışlar, dedi. Mark'ın suratı daha da kızarmıştı.

—Fırlama laneti mi ? İlk defa duyuyorum.

—Bu lanete sahip olan aletler birden elinden fırlayabilir. Dikkat et de lava fırlamasın. Kılıcı sapladığı yerden çıkardıktan sonra yollarına devam ettiler. Öldürdükleri blazdan çubuk düşmemişti. İlerlerken birkaç sandığa rastladılar. İçlerinden at zırhı, eyer ve altın çıkmıştı. Piglinleri tatmin edecek kadar altın bulamamışlardı ama onları oyalayabilirlerdi.

Kalede wither iskeletleri ve blazlar dışında iskeletler, zombi piglinler ve magma küpü adı verilen balçıkların koyu kırmızı renkli, daha güçlü versiyonları vardı. Zombi piglinler onlara saldırılmadığı sürece kimseye saldırmadığı için sorun çıkarmıyorlardı. Diğerlerini de kolaylıkla öldürebiliyorlardı.

Yarım saatlik bir arayışın ardından bir sürü blazın olduğu bir odaya girdiler. Birkaç tane wither iskeleti ve zombi piglin de vardı. Canavarlar saldırmak için kardeşlere hamle yaptı. Kardeşler kalkanlarını çekti ama buraya gelesiye kadar kalkanları çok kullanmışlardı. Daha fazla darbeye dayanamayan kalkanlar parçalandı. Panikleyen kardeşler geri çekilip canavarlara dar alanda saldırdı. Wither iskeletlerini öldürdükten sonra sıra blazlardaydı.

Blazlarla savaştılar. Öldürdükleri bir blazın çubuğu düşmüş, istediklerini almışlardı. Geriye sadece güvenle geri dönmek kalmıştı. Ama geri dönmek kolay olmayacaktı. Çünkü Mark blazlarla savaşırken kılıcı elinden fırlamış, bir zombi pigline saplanmıştı.

MİNECRAFT ÜÇ KARDEŞ - TEK KİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin