Yürüdüler yürüdüler... Beyaz ışık saçan odanın önüne geldiklerinde iki taraflarında yol belirdi. İçleri çok rahatlamıştı. Herobrine ile yüzleşmeye hiçbirinin cesareti yoktu. Bu sefer ilk soldaki yola girdiler. Biraz ilerledikten sonra yol sağa kıvrıldı. Dönüp yolun sonundaki odaya girdiklerinde istemeden de olsa sevinç çığlığı attılar. Zindan odasını sonunda bulmuşlardı. Karşılarındaki duvarın ince obsidian parmaklıklarının ardında sekiz dokuz insan durmaktaydı. Kardeşleri görünce hemen parmaklıklara yapıştılar. Günlerce hapis kalarak kaybettikleri umutları geri gelmişti. Kardeşler de yanlarındaki komut bloğunu heyecanla çıkarttılar.
Koşa koşa yanlarına gittiler. İnsanlar komut bloğunu görünce çok şaşırmıştı. Korkudan birkaç adım geri atıldılar. Biri:
—Yapamayız, dedi. Bu sefer kardeşler şaşırdı.
—Daha ne olduğunu söylemedik.
—Belli değil mi ? Komut bloğu yapmışsınız ve onu yok etmemiz için komut bloğunu kullanmamızı istiyorsunuz.
—Ama neden ? Hepsi komut bloğu ile onu yok etmek istediği için buradaydı. Belki de tekrardan yakalanmaktan korkuyorlardı.
—Onu, kendine tehdit olabilecek her şeye karşı harekete geçmesi için kodladık.
—Ayrıca eğer kim onu dövüşmeden öldürürse, dünyadaki tüm canlılar yok olacak. Mark yutkunup:
—Yok olmak derken ? diye sordu.
—Yolun sonu. Ölüm. Daha ne kadar net olabilirim ?
—İlkinde anlamıştım zaten. Sadece daha dramatik bir etki versin diye sordum, dedi gülerek. Herkes çok gergin ve kafası karışmış olduğundan kimse dönüp bakmadı bile.
—Ama siz onu durdurabileceğinizi söylüyordunuz.
—O yaptığımız tüm sistemler çalışmadan önceydi. Artık çok geç.
—Dedemiz lanet yüzünden onun gibi oldu. Dedemizi kurtarın yeter. Biraz düşündüler.
—Ben hayatta kullanmam.
—Bizim çıkarımız ne olacak ?
—Sizi buradan kurtarırız tabii ki.
—Binanın duvarları kırılmıyor. Kırılmaya yaklaştığı an kendini yeniliyor.
—Elle test ettik. Bizi kazma ile kurtaramazsınız.
—Ender incisi veririz. Bir yolunu buluruz. Arkada duran çekingen biri öne adım atıp:
—Be... be... ben ya... ya... yapa... rım... dedi.
Kardeşler çok sevindi. Bir an kimsenin onlara yardım etmeyeceklerini düşünmüşlerdi. Komut bloğunu parmaklıkların öbür tarafına yerleştirdiler. Çekingen kişi hemen komut bloğuna atılıp hızla bir şeyler yazdı. Yolun sonuna gelmişlerdi. Hiçbir aksilik olmadan bu macerayı atlatmayı başarmışlardı. Derken komut yazan kişi birden yok oluverdi. Herkesin ağzı açık kalmıştı. Komut bloğu birkaç kez sallanıp duman çıkararak bozuldu.
Şok olmuşlardı. Komut bloğuna yanaşmaya korkuyorlardı. Herobrine burada olduklarını biliyor muydu ? Biri cesaret edip yavaşça komut bloğuna yaklaştı. Ne yazdığına bakmak için eğildi. Suratındaki şaşkınlık ve korku yerini öfkeye bıraktı.
—Korkak, adi herif ! gibi sözler haykırdı. Sinirle komut bloğunu yumrukladı. Öfkesi biraz azalınca:
—Kendini ışınlayıp kaçmış, diye ekledi.
Herkes de onunkine benzer tepki verdi. Kardeşler yolun sonuna bu kadar yaklaşmışken başladıkları yere geri dönmeleri onlarda çok büyük etki yapmıştı. Yerle bir olmuşlardı. Onca çaba, acı... hepsi boşunaymış.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİNECRAFT ÜÇ KARDEŞ - TEK KİTAP
AventuraSerinin düzenlenerek tek kitap haline getirilen versiyonu. Yazım hataları daha az, hikayede ufak değişiklikler var ve bölümler çok daha uzun. İkinci kitap sıfırdan tekrar yazıldı.