Günümüz
Hafızaları yerine gelmişti. Johnson son gördüğü şeyi hatırladı. Dedesi golemler tarafından yakalanmıştı.
—DEDE ! diye bağırdı. Kardeşleri de dedelerini hatırladı. O portaldan daha geçmemiş miydi ? Niye burada değildi ? Johnson ağzından her şeyi döküldü.
—Hayır... hayır... Burada mahsur kalmış olamayız... Bu vücutla olmaz.. diye sayıklıyordu. Koşarak portaldan geçmeye çalıştı. Rengarenk portala girmeye çalışınca portal onu beş metre geri uçurdu. Mark da bu diyarda kalmak istemiyordu ama hiçbir şeyi kafaya takmama gibi bir huyu olduğundan normalde nasıl davranıyorsa öyle davranmaya devam etti. Koşarak portala girmeye çalıştı ve portal onu geri itince de "Yuppi ! Heyyu !" gibi sesler çıkardı.
—Çok zevkli, Luke sende gel dene. Tekrar tekrar portala giriyor ve geri uçuyordu. Luke sakinliğini koruyarak:
—Pekala. Buradan nasıl çıkacağız şimdi ? diye sordu Johnson'a.
—Emin değilim. Dedemin yazdığı şeyleri aldığım kitaba yazmalı ve atmalıyız galiba.
—Mürekkep ve tüyümüz var mı ? Johnson hayır anlamında başını salladı.
—Oklarımın tüyünü kullanabiliriz. Mürekkep ?
—Şu göle bakalım.
Beraber göle girdiler. Ulvy de sahibinin peşinden göle atladı. Göl suyu çok berraktı. Rahatlıkla içindekiler görünüyordu ama kendi diyarlarındaki göllerden yedi sekiz kat daha büyüktü. Tüm gölü aramadılar ama mürekkep balığı olmadığı belliydi. Sadece yosun ve birkaç küçük balık. Kara kara ne yapacaklarını düşünürlerken portaldan sıkılan Mark yanlarına geldi.
—Niye göldesiniz ? Neyse ben acıktım, yemeklerimiz nerede ?
—Daha portalı yaparken tavşan yahnisi yemiştin. Nasıl bu kadar çabuk acıkabiliyorsun ?
—Portaldan geçmek beni acıktırıyor.
—Yemeklerde diğer eşyalarımız gibi değişmiş olmalı. Garip görünen yemekleri yemek istiyor musun ?
—Yemek olsun yeter. Toprakları eşeleyip altındaki pişmiş biftekleri çıkardılar. Etlerin görüntüsü çok farklı değildi. Sadece üzeri kirliydi. Mark bakmadan koca bir ısırık aldı ama tadı berbattı. Tükürüp:
—Peeh, bunun tadı toprak gibi, dedi.
—Toprak tadını biliyor musun ? diye şaşırarak sordu Luke. Johnson da gülerek:
—Mark toprak yemiş. Ne oldu bir gün yemek mi bulamadın ? diye dalga geçti. Mark kızarak:
—Toprak falan yemedim bir kere. Sadece biliyorum işte ! dedi ve ellerini birleştirip hala gülmekte olan Johnson'a sırtını çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİNECRAFT ÜÇ KARDEŞ - TEK KİTAP
AventuraSerinin düzenlenerek tek kitap haline getirilen versiyonu. Yazım hataları daha az, hikayede ufak değişiklikler var ve bölümler çok daha uzun. İkinci kitap sıfırdan tekrar yazıldı.