Herkesten soğuk terler akıyordu. Çok geçmeden Herobrine olduğu yerde yükseldi. Dede hem kendini hem de kardeşleri korumak için Mark'ın yanındaki büyülü kılıcı kaptı. Herobrine bir alev topu gibi fırlayıp dedeye saldırdı. Dede kılıcı yatay tutup saldırıyı bloklamıştı. Ama bu darbenin etkisiyle geriye savrulmasını engellememişti. Luke hemen yayını gerdi. Komut yazan insanlar dona kalmıştı. Mark elini kılıcına doğru attığında kılıcı bulamadı. Hızlı düşünüp cebinden demir bir balta çıkardı. Baltayı simsiyah zehir saçan Herobrine'a savurdu. Herobrine bir eliyle Luke'un attığı okları havada yakalayıp, diğeriyle baltaya vurdu. Balta darbeyle fırlayıp odanın duvarına saplandı. Sonra Mark'a doğru yumruk savurdu. Johnson kalkan çekip aralarına girdi. Yumruk bir vuruşta kalkanı paramparça etmişti.
İkinci bir yumruğu Johnson'a atacakken dede üzerine atıldı. Herobrine'ı yere sermişti. Kılıcı göğsüne sapladı. Herobrine tekme atarak dedeyi üstünden attı. Ayağa kalkıp eliyle bir hareket yaptı. Beyaz zeminden lavlar fışkırarak dedeye doğru ilerledi. Dede atlayarak kurtuldu. Mark yedek silahıyla Herobrine'a arkasından saldırmaya çalışsa da başaramadı. Herobrine'ın elinin bir hareketi ile Mark yere serildi. Luke'un attığı oklar da işe yaramıyordu. Dede koşarak kılıcını savurdu. Herobrine kılıcı eliyle yakalayınca bacağına tekme attı. Dedeyi uzağa fırlatıp elinde oluşturduğu alev toplarını ona fırlattı. Dede hepsinden kaçmayı başardı.
O sırada Mark tekrardan arkasından saldırmaya çalıştı. Bu sefer başarılı olmuştu. Herobrine arkasını hızla dönüp Mark'ın suratına bir yumruk yapıştırdı. Dede kılıcını yanındaki lavlara sokup koştu. Herobrine dedeye döndüğünde çoktan alevler içindeki kılıç vücuduna saplanmıştı. Kılıcı siyah elleri ile yakalayıp tekme savurdu. Dede geriye doğru savrulunca elindeki kılıç Herobrine'ın vücudunda saplı kalmıştı.
Çaresizce dövüşlerini izleyen Johnson işe yarar bir şey bulma umuduyla cebini kurcaladı. Eline gelen komut bloğu hâlâ yanındaydı.
Herobrine kılıcı vücudundan çıkarıp havaya kaldırdı. Kılıç sıcaklığın etkisiyle kırmızı parıldıyordu. Kılıcı kendi etrafında savurunca yerden lavlar fışkırmaya başladı. Dört bir tarafı lavlarla çevrilmişti.
Mark suratına yediği yumrukla kendinden geçmiş yeni ayılmıştı. Herobrine'ın zehir kaplı elleri ona vurunca zehir suratına da gelmişti. Canını çok yakıyordu. Dedesine baktığında, onun üstünün başının da wither zehri ile kaplandığını fark etti. Ama dedesi dimdik ayakta duruyordu. Sanki canı hiç yanmıyor gibi görünüyordu.
Johnson diğer insanlara komut bloğunu gösterip:
—Hemen bizi buradan ışınlayın ! diye bağırdı. İnsanlar ağızları açık dona kaldıklarından ilk tepki vermediler. Johnson bir daha bağırınca biri kafasını çevirip baktı.
Dede duvara saplı baltaya yakındı. Onu duvardan söküp tekrar saldırıya geçti. Lavların üstünden atlayıp baltayı tüm gücü ile indirdi. Herobrine kılıcıyla saldırıyı engelledi. Arkadan Mark da geldi. Herobrine iki eliyle de üzerine gelen baltayı tuttuğundan Mark'a tekme atarak karşılık verdi. Mark tekmeyi yiyince lavlara doğru savruldu. Dede koşarak Mark'ı kolundan yakaladı. Herobrine'a arkasını dönmüştü. Saf kötülükten oluşacak şekilde yaratılan Herobrine hiç tereddüt etmeden dedeye kılıcı sapladı. Sırtından giren kılıç, göğsünden çıkıp ardından Mark'a saplanmıştı. Arkalarından ufak bir tekme atarak onları lavın içine attı. İkisi de lava batıp gözden kayboldu. Herobrine düşmanlarını öldürünce yüzünü diğer insanlara çevirdi. Bembeyaz gözleri şoke olmuş kardeşlere sert bir bakış atıyordu.
Ve birden kendilerini ormanlık bir yerde buldular. Işınlanmışlardı. Dede ve Mark olmadan.
Böyle mi bitecekti ? Onca maceradan hayatta kalma, bunun için miydi ?
İnanamıyorlardı. Ya da inanmak istemiyorlardı. Ama gördükleri gerçekten yaşanmıştı. Onlar ölmüştü ve hiçbir güç de onları geri getiremezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİNECRAFT ÜÇ KARDEŞ - TEK KİTAP
AventuraSerinin düzenlenerek tek kitap haline getirilen versiyonu. Yazım hataları daha az, hikayede ufak değişiklikler var ve bölümler çok daha uzun. İkinci kitap sıfırdan tekrar yazıldı.