Sabah oldu, uyandılar. Mark'ın karnı kendisinden önce uyanmıştı. Gurultusu bir canavarın inlemesi gibi ses çıkarıyordu. Her zamanki gibi gün doğumunda uyanmamışlardı. Bellerini tutup, esneme hareketleri yapıyorlardı. Yerde yatmak hiç rahat gelmemişti. Evin kırık camının panjurundan dışarı baktılar. Güneşe bakılırsa bayağıdır uyuyorlardı. İnsanlar sokaklara çıkmış, araçları ile bir yerlere gidiyordu. Karınlarını doyurmak için çantadaki biftekleri çıkaracaklardı ki çantadaki tüm bifteklerin yok olduğunu fark ettiler. Bu duruma en çok Mark'ın ses çıkarması gerekirken kafasını başka tarafa çevirip oralı olmuyordu.
—Maaark, biftekleri yedin mi ? Cevap yoktu. Bir daha yüksek sesle sordular. Mark dayanamayıp:
—Neee, gece açlıktan uyuyamadım.
—Biraz bırakabilirdin.
—Ayrıca üç biftek yedikten sonra hâlâ karnın mı gurulduyor ?
—O gece atıştırmalığıydı. Şimdi ise sabah. Johnson ve Luke kardeşlerinin oburluğuna diyecek bir şey bulamadı. Önlem olarak birkaç bifteği saklamaları gerekirdi. Johnson konuyu dağıtıp panjurun aralığından insanları izlemeye başladı.
—Ne yapıyorsun ?
—Karşılaştığımız tüm insanlar garip davranıyor. Belki onları izlersem nasıl onlar gibi davranılacağını öğrenirim diye düşünüyorum, dedi. Ulvy dışarı çıkmak için sahibinin gözlerinin içine bakıyordu.
—Ben dışarı çıkıyorum.
—Dışarı tehlikeli olabilir.
—Alt tarafı Ulvy ile yürüyeceğim, ne sorun çıkabilir ki ?
—Sakın silahını alma. Buradaki insanlar silah taşımıyor. Silah gördüğü gibi garip davranıyorlar. Luke başını sallayarak anladığını belirtti. Mark her zamanki gibi kendini düşünüyordu.
—Dışarıdan yemek getir. Açım. Luke ona da kafa salladı ve kurduyla bir dışarı çıktı. Mark boşta kalmıştı. Ne yapacağını bilemedi. Johnson'ın yanına oturdu. Sıkılmış bir ses tonuyla:
—Ee, ne yapıyorlar ? diye sordu.
—Yürüyorlar. Cevaptan tatmin olmamış bir şekilde:
—Başka ? diye sordu.
—Bazıları araca biniyor.
—Çok sıkıcı... Acaba hepsi nereye gidiyor ?
—Bu insanlar ya canavarlardan hiç korkmuyor ya da canavar geçirmez görünmez kapıları var. Şu çitlere baksana ön tarafı açık. Canavarlar kolayca eve saldırabilir.
—Buraya geldiğimizden beri bir tane bile canavar görmedik. Akşam ateş de yakmadık ama evde hiç canavar yok.
* * *
Luke, Ulvy'yle sokaklarda gezmeye başladı. Gördükleri her şeye hayretle bakıyorlardı. İri cüsseli insanlar, elde taşınan minik köpekler, sürü halinde uçan kuşlar, sırf çimleri kesmek için yapılmış gürültülü araçlar... Gördükleri şeylere açıklama getiremeden yürüyüşlerine devam ediyorlardı.
Sokakta kurtla yürüyen bir çocuk gören herkes dönüp bir daha bakıyordu. Yaşadıkları bölgedeki kurtların nesilleri uzun zaman önce tükenmişti ve daha önce kimsede evcil bir kurt görmemişlerdi. Kurdun her an kendilerine saldırabileceğinden şüphelenip karşı kaldırıma geçenler bile vardı.
Evlerin arasında ağaçlık bir alana vardılar. Luke Ulvy'yi serbest bıraktı. Kendi diyarlarındayken onu sık sık serbest bırakırdı. Canı sıkılan kurt iskeletleri kovalar, koyunları korkutur, arıları yakalamaya çalışırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİNECRAFT ÜÇ KARDEŞ - TEK KİTAP
PertualanganSerinin düzenlenerek tek kitap haline getirilen versiyonu. Yazım hataları daha az, hikayede ufak değişiklikler var ve bölümler çok daha uzun. İkinci kitap sıfırdan tekrar yazıldı.