—Düşünüyorum da, bence biz ölümsüzüz. Luke'un inanmaz bakışlarına aldırmadan sözüne devam etti. Tam bir belaya girdik öleceğiz diyorum. Biraz heyecan yaşayıp tehlikeye giriyoruz sonra sorun hemen halloluveriyor. Su tapınağı hariç tüm sorunlarımızı çok çabuk hallettik.
—Creeperları peşine takan ben, witherı öldüren ben, sırtımda dedeyle kaçan ben, tehlikeleri kolayca atlattık diyen sen. Bence hepsi birbirinden zordu. Her şey düzeldiğinde bir daha asla maceraya atılmayacağım. Balık tutar, erkenden de yatağa girerim. Bir tane canavarla bile savaşmam. Bıktım...
Uzaktan gelen şenlik sesleri üzerine sözünü kesti. Birileri şarkı söylüyor gibiydi. Ne olduklarını bilmedikleri için gizlene gizlene yanaştılar. Köylülere benzeyen ama aynı malikânedeki gibi tenleri soluk gri renkte olan, kaşları çatık, elleri silahlı bir grup söylüyordu şarkıyı. Yaklaştıkça şarkının sözleri anlaşılmaya başladı.
Dere bayır gezeriz
İnsanları yeneriz
Köyleri de yıkarız
Çünkü biz, yağmacıyız
ho ho ho
Önümüzde yıkıcı
Arkamızda bir cadı
Golemleri ezeriz
Çünkü biz, yağmacıyız
ho ho ho
Kurtulmaz hiçbir köylü
Hepsi olur bir ölü
Yıkarız tüm köyü
Çünkü biz, yağmacıyız
ho ho ho
...
Şarkıları böyle devam ediyordu.
—Köy yıkmaya gidiyorlar, onları durdurmalıyız.
—Bizim sorunumuz değil. Boş ver onları. Yolumuza bakalım.
—Az kişiler gibi, yenebiliriz.
—Eski korkak Johnson'ı özledim.
—Ama yanlarında okta var.
—Hani nerede ?
—Hepsi garip bir yay tutuyor. Beş kişiler. Kolay olacak.
—Sırf oklar için yapıyorum. Sonra yolumuza döneceğiz ve başka hiçbir yere uğramayacağız.
—Tamam. Ben dedeyi korurum.
Johnson her zamanki gibi tehlikeye girmedi. Luke'sa gizlendiği yerden çıkıp önlerine atladı. Saldırmadan önce havalı bir söz söylemek istedi ama bulamayınca:
—Kötü planlarınız şimdi son bulacak, deyip yağmacılara saldırdı. Yağmacılar arbaletlerini ağır ağır çekiyordu. Silahlarını Luke'a doğrultsalar da birbirlerinin önüne geçiyorlardı. Nişan almakta beceriksizlerdi. Attıkları oklar birbirlerini vuruyor, Luke'a isabet etmiyordu. Luke demir kılıç ile dördünü alt etti. Suratında yara izi olan, bayrak taşıyan, son yağmacı; ıslık çaldı. Luke onu da kılıcıyla kestikten sonra yağmacının ıslığına yanıt gelmişti. Nereden geldiğini bilmediği, bir ineğin dört misli boyutunda, boynuzlu bir canavar ve daha çok yağmacı çıkageldi. Baş edemedikleri sorunlarla karşılaştıkları zaman yaptıkları şeyi yaptılar.
—Kaaaaç.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİNECRAFT ÜÇ KARDEŞ - TEK KİTAP
PertualanganSerinin düzenlenerek tek kitap haline getirilen versiyonu. Yazım hataları daha az, hikayede ufak değişiklikler var ve bölümler çok daha uzun. İkinci kitap sıfırdan tekrar yazıldı.