Yemekler bitti, Leonard kardeşlere lavaboyu gösterip:
—Burada ellerinizi yıkayabilirsiniz, dedi. Lavabo göz kamaştıracak derecede bembeyazdı. Baktıkları her şey onlara çok yabancıydı. Ellerini nerede yıkayacaklarını bilmediklerinden her yeri kurcaladılar. Mark duştaki şampuanları iksir sanıp eline sıkıyor, Luke ise sifona bakıp ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Johnson:
—Tuzak olabilir, çok kurcalama, dese de Luke sifona bastı. Hiçbir şey olmadığını görünce:
—Her evde Mark gibi tuzak kuracak biri yok ki. Hiç kimse evinde tuzak bulunmasını istemez, dedi. Mark eski evlerindeki patlama olayını unutmuş:
—Ne ? Ben bir şey yapmadım. Her hareketimde vura vura Johnson'ın morartmadığı yer kalmadı. Johnson duşun musluğunu açtı. Birden duş başlığından soğuk su fışkırdı. Hemen geri kapatsa da üstleri başları ıslanmıştı. Duşta ellerini yıkadıktan sonra çıktılar. Ailesi Tim ile konuşuyordu. Dönüp:
—Odama çıkabilirsiniz. Merdivenden çıkınca soldaki oda, dedi. Odanın kapısını açtılar. Mavi duvarları, eğimli tavandan sarkan gezegen maketleri, kitaplığında yüzden fazla kitabı olan bir odaydı. Tam içeri girecekken yerde el kadar boyu olan kıllı bir örümcek olduğunu gördüler. Mark:
—Aa, zehirli örümcek ! diye bağırıp onu ezdi.
—O benim evcil örümceğim. Korkmanıza gerek yok. dedi Tim aşağıdan.
—Yine tarantulanı dışarı mı saldın ?
—Bütün gün akvaryumunda canı sıkılıyor...
Kardeşlerin alnından soğuk terler akıyordu. Tim'in evcil hayvanını ezmişlerdi. Mark ince bir sesle:
—Ö... ö... ölmemiştir. Ölse toz olurdu, diye toparlamaya çalışıyordu ama hayvan hareket etmiyordu. Merdivenden Tim'in ayak sesleri geliyordu.
—Ne yapacağız ? Ne yapacağız ?
—Al onu yerden. Mark suratını buruşturarak dokunmak istemediğini belli etti. Tim tam merdivenleri çıkmıştı ki Luke eline aldı. Johnson çantayı çıkarmış içini kurcalıyordu. Tim aralarına girip örümceğine seslendi.
—Lucas, neredesin ? Luke Tim'e sırtını dönerek örümceği önünde saklıyordu ama uzun süre böyle devam edemezdi. Odanın penceresi aklına geldi. Çaktırmadan pencerenin yanına gitti tek eliyle açmaya çalışıyordu ama ilk defa bu tarz pencere gördüğünden açmakta zorlanıyordu.
—Lucas nereye gitti gördünüz mü?
—Iıı... yatağın altına girdi galiba. Tim eğilip yatağın altına bakarken Luke pencereyi açmıştı. Johnson da çantadan sağlık iksiri çıkardı. Kısık sesle Luke'a seslendi. Ama Luke duymayıp örümceği pencereden evin çatısına attı.
—Lucas, çık ortaya... Mark oyalamak için:
—Aa şurada kapıdan çıktı ! diye bağırdı. Tim koşarak kapıdan çıkınca Johnson pencerenin yanına koştu. Örümcek çok uzakta değildi. Camdan çatıya çıktı. Tim dışarıda bulamamış tekrar içeri girmişti.
—Bulamadım. Örümceğini aramaya o kadar odaklanmıştı ki odada bir kişinin eksildiğini fark etmedi. Johnson örümceği almış üzerine anında sağlık iksirini döküyordu. Şişenin yarısını boşalttığında örümceğin bacakları hareket etmeye başlamıştı. Sevinçten gözü yaşardı. Odaya doğru yöneldi. Ama Tim odadayken camdan içeri giremezdi. Elindeki örümcek şaha kalkmış dişlerini gösteriyordu. Korkup örümceği pencerenin önündeki masaya bıraktı. Örümcek hızla masadan uzaklaşıyordu.
—Aa, demek buradasın. Beni çok korkuttun. Tim tüm dikkatini örümceğe vermişken Johnson içeri girmek için bir adım attı. Çatının kiremitleri dayanamayıp aşağı kaymaya başlamasa içeri girebilirdi. Düşmek üzereydi. Mümkün olduğunca ses çıkarmamaya çalışıyordu. Luke ileri atılıp kolundan yakaladı. Var gücüyle onu içeri çekiyordu. O sırada odanın kapısı açıldı.
Gelen Tim'in babasıydı. Pantolonuna asılı siyah dikdörtgen bir cihazdan sesler geliyordu. "Tüm birimlerin dikkatine; kasabanın her yerinden ihbar geliyor. Destek talep ediyoruz. İnsanlar canavar saldırısına uğradığını söylüyor. Tüm birimlerin dikkatine tekrar ediyorum; Destek talep ediyoruz. İnsanlar canavar saldırısına uğradığını söylüyor."
3. Bölümün Sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİNECRAFT ÜÇ KARDEŞ - TEK KİTAP
AventuraSerinin düzenlenerek tek kitap haline getirilen versiyonu. Yazım hataları daha az, hikayede ufak değişiklikler var ve bölümler çok daha uzun. İkinci kitap sıfırdan tekrar yazıldı.