Uykularını almış tapınağa giden denize gelmişlerdi. Suya geldiklerinde daha güvende olduklarını düşünseler de onları suyun altına çekmeye çalışan kabarcıklar yüzünden az kalsın ölüyorlardı. Haritadaki yerleri görmeye başladıklarında yavaşladılar. Biraz dinlenmek için durduklarında Luke ve dedenin kayığı sarsılmaya başladı. Ardından da parçalandı. İkisi de suya düştü. Luke gözünü açtığında gördüğüne inanamadı. Mercan resifleri arasında bir gemi batığı ve içinden çıkan mavi renkli zombiler...
Dede iplerden dolayı yüzemiyor batıyordu. Bir zombi Luke'u bacağından tutmuş suyun derinliklerine çekmeye çalışıyordu. Diğer bacağı ile tekme atıp ondan kurtuldu. Dedeyi de çekip yüzeye çıkardı.
Johnson ve Mark, ikisini yakındaki bir avuç kumdan oluşan ada bile denmeyecek yere çekti. Luke'un gördüğü batık zombileri diğerleri de gördü. Dört tanelerdi ve birinin elinde üç sivri ucu olan demir bir çubuk vardı. Çubuğu kardeşlere doğru fırlatırken önündeki zombiye isabet ettirdi. Çubuk zombinin içinden geçip geri onun eline geldi. Kardeşler ağızları açık silahtan etkilenmişlerdi. Luke hayran olmuş, o çubuğu kullanmak istiyordu.
Üç zombiyi kolayca alt ettikten sonra sıra çubuklu zombideydi. O çubuğunu fırlattığında Luke çevik bir hareketle üzerinden atladı. Çubuğun geri dönmesini düşünemediğinden darbenin etkisi ile yere çakıldı. Çubuk eline geri döndüğünde Mark'ın kılıç saldırısını engelledi. Çubuğu yana çevirerek kılıcını düşürttü. Arka ucuyla da bacağına vurdu. Mark yere düşünce, çubuğu havaya kaldırıp batırmak için bir hamle yaptı. Johnson önüne atlayıp çubuğu durdurdu. Luke da arkasından saldırıp kafasına kılıcını sapladı.
Ölünce Luke çubuğunu aldı. Biraz eskimiş ve yıpranmıştı ama su tapınağında işlerine yarardı. Dedeyi yanlarında götürmek tehlikeli olabilirdi. Zaten onu götürecekleri kayıkları da kalmamıştı. Mark'ın gözleri morarmış yorgun gözüküyordu. Dedeye göz kulak olmak için adada kaldı. Luke ve Johnson fenerlerinin ışığını adadan görebildikleri su altı tapına gitti.
Daha kayıktan inmeden, gardiyanlar lazerleri ile hazır bekliyordu. Açık denizde saklanabilecekleri bir yer yoktu. Luke karnına bir lazerler yedi. Johnson da sırtından vuruldu. Taşların arkasına saklanabilmek için olabildiğince hızlı yüzüyorlardı. Zırhları zayıf olduğundan bir lazer darbesi ile ölebilirlerdi. Luke ona nişan alan bir gardiyanın gözüne çubuğunu fırlattı.
Fenerli geniş yoldan yüzerek tapınağın içine girdiler. Nefesleri tükenmek üzereydi. Hava almaları gerekiyordu. Sağdaki ilk odaya girdiler. Oda ıslak süngerlerle doluydu. Hava alabilecekleri bir yer yoktu. Hızlı düşünmeleri gerekiyordu. Yüzeye çıkasıya kadar boğularak ölürlerdi. Aralarında kuru bir sünger bulma ümidiyle süngerleri parçaladılar. Nefesleri kalmamış ciğerlerine su doluyordu. Johnson nefessizlikten kazamayacak hale gelmişti. Luke'un bir süngeri parçalaması ile ıslak süngerlerin altındaki kuru bir sünger açığa çıktı ve suyla temas ettiği gibi odadaki suyun bir kısmını emdi.
Kurtulmuşlardı. Havayı doya doya içlerine çektiler.
—Hayatımı kurtardın.
—Hayır, kazma fikrini sen düşündün. Asıl sen benim hayatımı kurtardın.
* * *
Mark uykusuzluğun etkisinden kurtulmuş, onca günün uykusuzluğu üzerine çökmüştü. "Küçük ada, gözümü biraz dinlendirsem sorun olmaz." diye düşünüp kumun üzerinde uyumaya başladı ama yanılıyordu. Herobrine'ın etkisi altında dünya çok daha tehlikeli bir yer haline gelmişti. Denizde yosunların arasına takılmış bir batık zombi yosunları parçalamayı başarmış adaya doğru yüzüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİNECRAFT ÜÇ KARDEŞ - TEK KİTAP
AventuraSerinin düzenlenerek tek kitap haline getirilen versiyonu. Yazım hataları daha az, hikayede ufak değişiklikler var ve bölümler çok daha uzun. İkinci kitap sıfırdan tekrar yazıldı.