Arkalarında sayısız ağaç bıraktılar. Ara ara hava karardı, ardından tekrar güneşi gördüler. Saatlerce bir arada yürüdüler buna rağmen kimse tek söz etmedi. Yüzlerindeki keder zaman geçtikçe öfkeye, nefrete büründü. Yıllar önce irislerini saran kuytu karanlık tarafından tekrar ele geçirildiler. Üstelik bunun farkındaydılar. Sadece olana izin verdiler.
"Hızlı olun." Cemre biraz daha hızlandı. Yorgunluğa dair bir şey hissetmiyordu. Hoş, içini saran ateş bunu fazlasıyla engelleyebilecek boyuttaydı. O kız geri dönmüştü. Sanki tekrar aydınlığa kavuşan her kısmında kara bulutlar belirmişti.
Ormanı geride bıraktıklarında bir dağın eteğine geldiler. Duvarlardan su sızıyor, toprağa karışıyordu.
Cemre hışımla diğerlerine döndüğünde saçları yüzüne çarptı. "Bunlarla karşılaşmak istiyordunuz değil mi?" Öfkeyle yanan gözlerini kardeşlerine çevirirken kontrolünü kaybettiğinden bihaberdi. "Zarar vermekten kaçındığımız kişilere bak. Diğer insanlardan hiçbir farkları yok."
Gazel kollarını göğsünde birleştirerek sırtını dağa yasladı. Sızan su ara ara yüzüne sıçrıyor, hoş bir serinlik bırakıyordu. "Tartışmanın ne anlamı var ki? Herkes istediğini aldı, yüzleşti. Sonuca pek şaşırdığım söylenemez."
Defne dudaklarını birbirine bastırarak bir ağacın gövdesine oturdu. Yüzü Gazel'e dönüktü. Sakin bir ifade takılıyor, hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Olanların her biri zihninde sayısız defa tekrarlanıyor, başını ağrıtıyordu fakat bunu şu an dert edemezdi. "Haklı, bitti artık. Yolumuza bakalım."
Alya sessiz kaldı. Sanki boğazında konuşmasını engelleyen bir düğüm vardı. Gittikçe sıkışıyor, nefesini kesiyordu. Bedenine keskin bir zincir sarılıymışçasına hareket edemiyordu. İzlerini hayal ettiğinde, zincir uzadı bir duvara saplandı. Sadece sürüklendiğini hayal etti. Binlerce insanın bakışları ve ağır sözleri üzerindeydi. Aralıksız darbe alıyordu fakat hiçbir tepki veremiyordu.
Çocukluğu belirdi insanların arasında. Korku dolu gözleriyle yansımasını izledi. Küçük parmakları havalanıyor, sessiz yüzünde fırtınalar kopuyordu. O yüzü unutamıyordu. İçine öyle bir işlemişti ki bir türlü kurtulamıyordu.
"Şimdi ne yapacağız?" diye sordu düşüncelerinden sıyrılırken. Dalgınlığını atmak için boynunu sağ omuzuna yaklaştırdı. "Ne düşünüyorsun?"
Her birinin fikrini merak ediyordu fakat muhtemelen sadece Cemre konuşacaktı.
"Artık durmayacağım," dedi gözlerini dağdan sızan su birikintisine çevirerek. "Hiçbir değerleri kalmadı."
"Eve dönmek hayal oldu desene." Gazel iç geçirerek başını sert duvara bastırdı. Fazlasıyla yorulmuştu. Üstelik çay içmek istiyordu.
"Aslına bakarsan eve dönüyoruz."
Gazel şaşkınlıkla gözlerini Cemre'ye çevirdiğinde kaşlarını çattı. "Ne?"
Cemre tehlikeli bakışlarını diğerlerine çevirdi. "Yiğit'in evine bakmaya ne dersiniz? Küçük bir ziyaret olarak düşünün."
"Yiğit'in evi mi?" Gazel istemsiz adamı düşündü. Şüphe dolu bakışları sanki karşısında duruyormuşçasına belirgindi. Sert yapısıyla her ne kadar dikkat çekse de adamın hassas noktalarının olduğu aşikardı. Bunlardan biri Afra olmalıydı. Birkaç kez kıza olan şefkat dolu bakışlarını yakalamıştı. Diğer yandan hakkında yaptığı araştırmaya göre mesleğinden atılmış, neredeyse her şeyini kaybetmişti. Kolay kolay kimse baş edemezdi. Arkasında sayısız ceset bıraktığından emindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFRA
Mystery / ThrillerBiri seni izliyor... Belki bir deli çünkü etrafında çok fazla var. Gerçek delilerden bahsediyorum. Her an saldırıya geçecek türden olanları. Belki de tanıdığın biri. Ya da bir gölge. Her adımını biliyor, geçmişini ve geleceğini. Ya o gölge gerçekse...