"Evet, hazır mısınız?" diye sordu Yağız.
Sokağın başında bir kapının önünde durmuşlardı. Buğulu nefesleri kapıyı delip geçmek istercesine kuvvetliydi fakat havayla buluştukları an buz kesiyor, yere çakılıyorlardı.
Ilgın en arkada elleri ceplerinde öylece duruyordu. Bir zamanlar kapıyı yumruklayarak açma isteği gitmiş, zihnini buğulandıran soğuk hareketlerini sonlandırmıştı. Parmak uçları kıyafetini sarmasına rağmen her tenine dokunduğunda vücudunu bir titreme sarıyor, gözleri kan çanağına dönüyordu.
Ara ara Afra'ya bakıyor, davranışlarını kestirmeye çalışıyordu. Aralarında bir omuz mesafesi olmasına rağmen sanki uzansa dokunamayacaktı. Sebebini bilmiyordu ama bir şey olduğunu hissediyordu. Olan her neyse aralarına bir duvar örmüştü. Bu duvar içini burkuyor, hislerini ayırt edemeyecek hale getiriyordu. "Sadakat; sır saklamak mıdır, sessiz kalmak mıdır? Kıyametin kopacağını bile bile."
Afra'nın güldüğünü hissetti. Gülümsemesi öyle keskindi ki içinde tatmadığı bir duygu hissetti. Bir anlığına soğuğu hissetmedi. Konuşmak istedi ama sanki dilinde ay kesiği bir yara vardı. Gözbebeklerinde anlamsız bir hüzün, yüreğinde hissettiği bir yel.
"Sana eskisi gibi bakabilseydim eğer," dediğinde bir anlığına ona baktı. Yüzünde en ufak bir ifadeye rastlamadı. Ne endişe vardı ne de güven. "Kıyametin kopacağını bile bile sükûneti işlerdim kendime."
Gözlerini kapatarak derin bir nefes aldığında titremesi hala geçmemişti. Buna rağmen en ufak tepki vermiyor, olacakları bekliyordu. "Gözlerin mi değişti? Yoksa bakış açın mı?"
Afra diğerlerine baktığında başka bir eve doğru gittiklerini gördü. Ilgın'ın kolundan tutarak kenara çektiğinde gözleri direk irislerini buldu. Sakin kalmak için düzenli nefesler aldı ama işe yaramadı. Ara ara arkasına bakıyor gelen giden var mı diye kontrol ediyordu. "Patlamadan önce yanımdaydın, sonrasında Arya ile çıkıp geldin. Başka kıyafetlerle, başka bir yüz ifadesiyle." Kızın kolunu daha da sıktığını hissetti fakat durmadı. Gözlerindeki saf öfke zihnini ele geçirmişti, gittikçe tehlikeli bir hal alıyordu. Farkındaydı ama öğrenmeden durmayacaktı.
Ilgın kaşlarını kaldırarak Afra'ya baktı. Olanlar zihninden geçerken patlama anını düşündü. Orayı daha önce hiç görmemişti. "Ne saçmalıyorsun?" dediğinde kolunu çekti sertçe. "Ben oraya ilk defa kardeşinle geldim. O postu önüne getirmekle uğraşıyorduk."
"Biri yerine geçiyor, nasıl oluyor bilmiyorum ama hem senin yerine hem Arya'nın ve doğal olarak benim yerime." Saç uçlarını çekerken sakinleşmeye çalıştı. "Ya da iğrenç bir şaka yapıyorsun karakter değiştirip duruyorsun."
"Ayırt edemiyor musun?" diye sorduğunda ters ters kıza baktı Afra. Tamam, o zaman ayırt etmişti ama bu en son giderken sakladığı gülümsemesiyle olmuştu.
Birkaç adımla dibine kadar girdi. "Kimim ben?"
Ilgın Afra'nın bir şey söylemesine fırsat vermeden cebinden bir çakı çıkardı. Sol elinin üzerini kesmeden öce Afra'nın gözlerine baktı. İşte o an gördü. Birkaç gün önce nasıl bakıyorsa, şu an da öyle bakıyordu. Orada, çok uzak bir yerlerde endişe duygusu vardı. Verdiği değeri hissettiriyor, içinde bir şeyler kopuyordu.
"Bir gün olur da tekrar çıkarlarsa, o zaman ayırt etmen daha kolay olur." Kan kesikten aniden çıktığında Ilgın'ın yüzünde kırmızı noktalar belirdi. Göz torbacıklarının hemen altındaki nokta biraz daha belirgindi. Sanki bakışlarını daha da keskinleştiriyor, yüzündeki ifadeyi sabit tutmada yardımcı oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFRA
Mystery / ThrillerBiri seni izliyor... Belki bir deli çünkü etrafında çok fazla var. Gerçek delilerden bahsediyorum. Her an saldırıya geçecek türden olanları. Belki de tanıdığın biri. Ya da bir gölge. Her adımını biliyor, geçmişini ve geleceğini. Ya o gölge gerçekse...