63. Bölüm

50 6 4
                                    

Alya ayaklarını sürüyerek ormanın sık ağaçlarının arasına karıştı. Zihninde binlerce ses barınıyor, birbirine giriyordu. Afra'nın öfkeli sesini duyuyordu. Ilgın'ın gözyaşlarının kuvvetlendiğini hissediyordu. Arya yine sessizdi. Yıkılmışlığını hiçbir zaman dışına yansıtmıyor, her daim içinde yaşıyordu.

Sonunda yüzleşmişti. Belki kısa süreliydi fakat bu bile darmadağın etmiş, tüm gücünü çekmişti. Kafasını toplayamıyor, yürüdüğü yolu göremiyordu.

Karanlık bir sokakta titreyen bacaklarını hareket ettiriyor, bakışlarını sarsılan zeminden çekmiyordu. Arkasında ikizlerin hayali vardı. Babasının öldüğü sahnenin yansımasını görüyordu. Karşısında Cemre kederle sarılı bakışlarını kendisine çevirmişti. Kara bulutlar etrafını sarmış, gittikçe dumana boğuyormuş gibi hissediyordu. Neden bu kadar acı çekiyordu?

"Alya..." Adını duyduğunda sarsılan başını kaldırarak Cemre'ye baktı. Neredeyse ormanın sonuna gelmiş, dağlardan fazlasıyla uzaklaşmıştı. Tüm hisleri alınmıştı sanki. Kardeşinin kederle sarılı bakışlarına hapsoluyor, biri kalbini eziyormuş gibi nefessiz kalıyordu.

"Yüzleştim," diye fısıldadı kardeşine doğru. Yüzünde görülmeyen yaşlar belirdi. Dik durmakta zorluk çekiyor, kalbindeki sızıya engel olamıyordu. "Böyle olacağını hayal etmemiştim."

Cemre bakışlarını ormanda gezdirirken yutkundu. Söylenen her şeyi duymuştu. Artık daha kuvvetliydi nefreti. Daha ağırdı hisleri.

Yüzünü sabit tutmaya çalışarak kardeşine doğru ilerledi. Yüzünü ellerinin arasına alırken sevgi dolu bakışlarıyla Alya'ya baktı. "En doğrusunu yaptın." Kollarını kardeşine sararak sıkıca sarıldı. Yüreğindeki sızı gittikçe kuvvetlenirken tek kelime etmedi. O an orada olup diğerlerine cephe almak, Alya'yı arkasına almak istedi fakat bu kardeşine zarar vermekten başka bir şey yapmayacaktı. Yıllardır istediği gibi ikizlerle tek başına yüzleşmeliydi. İnsanın aynı yüze sahip olduğu biriyle karşılaşması engellenemezdi. Bir gün elbet aradaki ayna usulca kenara çekilecek, dile gelecekti.

"Tek savunmaları hatırlamamaları."

Alya'nın sesindeki hüzün içinin burkulmasına sebep oldu. Çok kısa bir zaman sonra her şeyi hatırlayacaklardı. Fakat ilk önce kendisi yüzleşecekti. Artık sona yaklaştıklarını hissediyor, daha fazla uzatma gereği duymuyordu.

"Çok az kaldı. Sonra her şeyi hatırlayacaklar."

"Buraya geliyorlar," dedi Defne iç geçirerek. Bir ağacın dalına yaslanmış, gökyüzünü izliyordu. Duyguları karmakarışıktı. "Ayak seslerini duyuyorum."

Gazel en başından beri sessizdi. İçindeki fırtınadan kurtulmaya çalışıyordu. "İlk gördükleri kişi olmamı ister misin?" Yaslandığı ağaçtan uzaklaşarak ağacın yapraklarla sarılı dalına oturdu. Uzaklardaki hareketliliği hissediyor, rüzgarla sallanan ağaçlarının arasındaki siluetleri görebiliyordu. Çok yaklaşmışlardı.

Cemre Alya'dan uzaklaşarak sesleri dinledi. Kardeşleri yüzleşmeye geliyordu.

"Artık zamanı geldi."

Alya Defne'nin yanına ağaca tırmandı. Dışarıdan görülmeyen küçük bir ağaç evdi. Dal oyulmuş, bir yatak haline gelmişti. Uç kısımları yeşermiş, filizlenmişti. Etrafı ince dallarla, yapraklarla sarılıydı. Alya saklanmak, uzaklaşmak istedi.

Bedenini dalın içine yerleştirirken başını gökyüzüne çevirdi. Defne hemen yanına uzanırken kardeşinin saçlarını okşadı. Bu durumlarda sadece izler, sessizliğine ortak olurdu. Sevgisini böyle gösteriyordu işte. Tıpkı acısını böyle dindirdiği gibi.

AFRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin