Kızın karşısına geçtiğinde derin bir nefes aldı. Henüz karanlık çökmemiş, aydınlık kısımları yok etmemişti. Rüzgâr arkasından esiyor kızın koyu renk saçlarını dağıtıyordu. Gözleri kendi göz rengine yakın bir tondu, saçları da öyle. Gözaltlarında hafif rengi solmuş çiller bulunuyordu. Sağ kaşının üzerinde küçük bir ben vardı fakat dikkatli bakılmadığı sürece görülmezdi. Yaşı kaçtı bilmiyordu ama olgun biri olduğunu hissetmişti Ilgın.
"Rüzgâr benim tarafımdan esiyor," dedi kız kendisine bakarak. "Bu sefer senin tarafında değil."
Kaşlarını çatarak kıza baktı. Şehrin diğer tarafından izlediğini belirtmek istiyor olmalıydı. Şimdi o siluetin bu kız olduğuna emindi fakat atladığı bir şey vardı; o zamanda rüzgâr arkasından esiyordu.
"Rüzgâr bile, arada rotasını karıştırır."
"Arada karışan rotalar," dediğinde nefesini seslice dışarı verdi kız. "Gidişatı belirlemez."
"Siyah mı beyaz mı?" diye sordu Ilgın.
"Beyaz."
"Hikâye hep aynı, yaşayanlar farklı," dedi Ilgın taşları yerine dizerken. "Her rotayı tasarlayan bir başkası. Yani dediğinin aksine, gidişatı belirleyen her zaman farklı kişiler. Arada karışan rotalar." Başlaması için eliyle işaret verdi.
Kız atı ileri sürdüğünde uzun zamandır satranç oynamadığını fark etti. En son okul yıllarında Yiğit ile oynamış olmalıydı. Üstünden baya zaman geçmişti. Fakat yine de bunu sorun olarak görmüyordu. Satranç el hareketlendirme oyunu değildi. Beyinle yapılan bir işti. Karşısındaki kız ne kadar zekiydi bilmiyordu ama zorlanacakmış gibi hissediyordu.
Atı düşünmeden ileri sürerek her zamanki gibi başladı oyuna. Güçlü taşların önü açılmadıkça içeriden bitebilme ihtimalini tahmin edebiliyordu. Ve bu kız sonuca odaklıydı. Kalabalığın konuşma esnasında çocukla oynama şeklini izlemişti. Hızlı düşünüyor, çabuk karar veriyordu.
"Sıra sende," dedi kız parmaklarıyla masada ritim tutarken.
Siyah beyaz tahtaya baktı. Henüz oyunun başındaydılar fakat kız tüm taşlarının önünü açmaya başlamıştı. Büyük ihtimal birçok kişi aynı yöntemi izliyordu Güçlü taşlarını ön safhaya çıkararak her yerden şahı kısıtlıyorlardı ve son hamleyi yapıyorlardı.
Bu sefer farklı yöntemle gitmeye karar verdi. Ve piyonları öne sürerek kalkan yapma fikrini başlattı.
"Evet, görebiliyorum," diye cevapladı kızın sorusunu. Atın önündeki piyonu ileriye sürdü. "Şimdide sende."
Kalabalığın arasından biri geçerek karşısındaki kıza çay getirdi. Büyük ihtimal bu semte özgü bir çaydı. Rengi farklıydı ve has kokusu burnuna kadar ulaşıyordu. Hoş bir kokusu vardı.
Gelen kişi arkasına dönerek gideceğinde, masaya çarparak çayın kızın üzerine dökülmesine neden oldu. Ardından toplamak için masanın kenarına eğildi aceleyle. Sarı saçları bukleler şeklinde yere dökülüyordu. "Özür dilerim," dediğinde sesindeki korkuyu sezdi Ilgın. Ardından kız aceleyle kalkıp uzaklaştı.
Ilgın tepki vermedi. Asıl dikkatini çeken; kızın hâlâ oyuna odaklanarak hiçbir şey yapmamasıydı. Kaşlarını çatarak kıza baktı. "Yanıyorsun."
"Yanık kokusu alamıyorum."
Gözlerini kızın üzerine çevirdi. Koyu renkli pantolonun bir kısmından çayın dumanı yükseliyordu. Büyük ihtimal ayağı kızarmıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/50317025-288-k436075.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFRA
Misterio / SuspensoBiri seni izliyor... Belki bir deli çünkü etrafında çok fazla var. Gerçek delilerden bahsediyorum. Her an saldırıya geçecek türden olanları. Belki de tanıdığın biri. Ya da bir gölge. Her adımını biliyor, geçmişini ve geleceğini. Ya o gölge gerçekse...