44. BÖLÜM

244 16 21
                                    


*Kızgınlıklar çok gürültülüydü fakat kırgınlıklar o kadar sessizdi ki... *

Bir kadının dalgalanan saçları bulutların arasında silikleşti. Koyu renk bulutların arasına siyah şeritler girdi. Ara ara gülümseyen yüzü, yıldızları parlattı. Sanki ellerini uzatsa yüzüne dokunacaktı, bir hayale sarılacak darmadağın olacaktı yeniden. Öyle güzeldi ki hayali, tüm gerçekleri karanlığa hapsediyordu; derinlerde kalan gözyaşlarını hareketlendiriyordu. Sahi uzatsa ellerini göğe, yapayalnız mı kalırdı? Yoksa zifiri karanlık onu da mı çekerdi içine. Belki de bir gün hayal olurdu birilerine...

"Şimdi ne yapacaksın?"

Gözlerini gökyüzünü saran bulutlardan çekerek şehrin her yanını saran ışıklara çevirdi. Yüreğini saran kor ateş bile içini aydınlatmıyor, kara deliğe hapsediyordu benliğini.

Yıllar sonra karşılarına çıkmıştı. Belki tek taraflı bir görüşmeydi ama öylesine gerçek, öylesine yakındı ki... Bir an neden diye bağırmak, hesaplaşmak istedi. Öylesine bir arzu duydu ki içinde, onunla savaşmak öylesine zor geldi ki, olduğu yere mıhlandı hareket edemedi. O dağda onları izlerken binlerce duygu gelip geçti, birine bile ulaşamadı.

Şehrin manzarasına baktı yeniden. Uçurumun kenarındaydı. İlerlemesini engelleyen tek şey yol boyu dizilen demirlerdi. Demirleri sıkmaktan elleri bembeyaz kesilmiş, tüm kan çekilmişti.

"Katlanamıyorum," diye fısıldadı boşluğa doğru. "Onlar orada gülüp eğlenirken ben burada kahroluyorum."

Derin bir nefes aldı Gazel. Başından beri arabaya yaslanmış, arkadaşını izliyordu. Yüzündeki yara dışında her ayrıntısına kadar Ilgın'ın aynısıydı. Belki de ondandı onu daha çok izlemesi, belki de ona daha fazlaydı öfkesi.

"İçin soğumadı mı hala?" dedi Gazel tereddüt ederek. "Kızla aynı hücrede birkaç gün geçirdim. Ilgın sana benziyor aslında baya."

Gülermiş gibi ses çıkardı Cemre. "İçim soğumadı mı?" Nefesini seslice dışına verirken omuzlarında dünyanın yükü varmış gibi hissetti.

"Her şeyi yaptım," diye devam etti büyük bir sakinlikle. "Sırf aynı acıyı hissedebilsin diye hücreden çıktığında bacağından vurdum. Yıllarca onu bir yerde hapis tuttum. Onlarca anının rüyalarına girmesini sağladım. Bataklıkta gördüğü kız bendim. Kendimi her sakladığımda bir şekilde görmesini sağladım."

"Ama daha güçlü oldu," dedi Gazel usulca. "Artık daha hızlı iyileşiyor farkında olmasa da."

"Biliyorum," dediğinde başını salladı Cemre kabullenerek. "Ben sağladım. Hücrede bir şekilde onu kontrol ettim. Yapacaklarım karşısında daha güçlü olması için, bir şekilde yaşaması için..." Öfkeyle Gazel'e baktı. "Bendim hepsini yapan anlıyor musun? Gördüğü gölgeler bendim. O kasabadaki olanları görmesini sağlayan bendim. Bunca acıyı çekmesinin sebebi bendim. Görsün, hissetsin istedim."

Gazel gözlerini yere sabitledi usulca. Söylenecek o kadar çok şey vardı ki her biri dilinde lal oluyordu. "Bir arkadaşı vardı Hazel."

"Biliyorum," dedi Cemre sakinleşmeye çalışırken. "Hastaneye girdiğinde aldığı ilaçlarla, diğer herkes gibi yavaş yavaş öldü."

"Bu nasıl oldu?" Gazel bir an kızın boş bakan gözlerini hatırladı. O zaman Ilgın hatırlayamamıştı belki ama duyduğu sevgi dışarıdan birinin anlayabileceği kadar netti.

"Başlarına gelen her şeyin sorumlusu ben değilim," diye tersledi Cemre. Sesi beklediği gibi sert değildi. "Dünyanın belli başlı kısımlarında oluşan beyazlığın nedeni de ben değilim. Sadece neden olan herkesi ortadan kaldırmaya çalışıyorum. Birçok insanın öldürülme sebebi biraz buna kayıyor."

AFRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin