28 Nisan Perşembe
Mardin/Artuklu
Salı günü akşam kardeşim Enes'i gördükten sonra Serhat'ın kollarında ağlayarak eve geldim.
Benim halimi gören bizimkiler merak etti.
Anlattım onlara kardeşimi gördüğümü onu tanıdığımı ne kadar yakışıklı olduğunu söyledim bütün gece.Hepimiz de Enes'in tavrını beğenmiştik.
Ne olursa olsun tanımadığı ağlayan bir kadının yanına gelip halini hatırını sorması hoşumuza gitti.Tonton "bu kadar yanlarına gittin madem eve niye girmedin "
diye beni darlayıp durdu bütün gece.O gece gözümün önünde Enes'in yüzüyle uykuya daldım.
Çarşamba günü bizim için oldukça fazla yoğun geçti.
Emniyetin içi curcuna gibiydi.
Adam kaynıyordu her yer.
Kimse neden çağırıldığını bilmediği için oldukça meraklı halde bekliyorlardı.
Öğle arasına bilerek bekleyenlerin arasına katıldım.
Kantin de bahçede sigara içerken gözlemledim herkesi tanıdık hatırlayabileceğim yüz var mı diye tek tek baktım herkese ama hiçbirini tanımıyor ilk kez görüyordum.Emniyetin sorgu odasından çıkmadım bütün gün 183 kişinin 107 sini sorguladık.
Ben sorguyu camın arkasında izledim.
Sorguya Serhat ve Seren 'in de girmesini istedim.
İki komiserle beraber dönüşümlü olarak girdiler bütün sorgulara. Bütün sorguları ayrı ayrı kamera kaydına aldırdım.
Sorguya gelenlere Berfin'in fotoğrafını ve şahısların fotoğraflarını gösterdik.
Beyaz su kırsalındaki olayı hatırlayıp hatırlamadıklarını sorduk.
Çoğu hatırlıyordu.
Olayı bildikleri kadar anlattılar.Genelde hepsi aynı cümleleri söyledi.
Dayanamadım aynı cümleleri duymaya.
Küçücük 12 yaşındaki bir kızla kimin ne derdi olabilirdi ki aklım almıyordu.
Hangi cani bu kadar nefret edebilirdi küçük bir kız çocuğundan.
Nasıl bu kadar öldüresiye dövebilirdi.Ben her dinlediğim de ifade veren şahısdan ailemin ne kadar acı çektiğini Ateşlerin dağıldığını dinledim.
Tek kızlarının çocuk yaşta bilmedikleri bir şekilde hem de hiç beklenmeyen bir anda ölmesinin Musa ve Herdem Ateş'i nasıl mahvettiğini dinledim.
Dinledikçe onlara bu kadar acı çektirdiğim için kendimden nefret ettim.Öğle arasında hastaneye gönderdim iki komiser arkadaşı.
Berfin Ateş'in hastane kayıtlarını istedim.
Bugün hemen bulup getirmelerini rica ettim.Öğle arası bitimine dosyayı getirdiler.
Dedemin verdiği dosya ile karşılaştırdım bu da aynıydı.
Epikrizi anamnezi (hasta öyküsü)
Hepsini tek tek okudum.
İlk defa hastane kayıtlarına bakıyordum.
Her okuduğum cümlede tüylerim diken diken oldu.
Kaburga kırıkları kafatası kemiği çatlaması kol ve parmak kemikleri kırıkları iç kanama morluklar ezikler okudukça midem bulandı.
Benim hayatta kalmam bir mucizeydi.
O mucizeyi bana Hakan ve Hale Aktan yaratmıştı.
Mardin'de ki doktor raporları ve Ankara'daki doktor raporlarına göre beni adamlar öldürmese bile buradaki hastanenin yetersizliğinden ben dayanamaz ölürdüm zaten.Çarşamba günümüz bu şekilde geçti.
107 kişinin sorgusu tamamlandı.
Aralarında iki kişinin Berfin'in Fotoğrafını gördüğü an yüz ifadesi değişti.
Baştaki umursamaz ne sorsanız da bitse de gitsek ifadesi yerini endişeye bıraktı.
Gözlerinde korku vardı.
Ölen şahısların fotoğraflarını gördüklerinde emin olmustum.
Seren ve agresif de anladı hemen bana cama baktılar.
Adamlara ve yanımdaki polislere hiçbirşey söylemedik.
İfadelerini alıp gönderdik.
İstihbaratı teşkilatı aradım.
Bizimkiler daha iyi takip ederlerdi.
İki adamın da bilgilerini verdim.
Telefonları dinlemeye alındı.
İki sokak ekibi şahısları izlemeye aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ISSIZ ANKARA YENİ HAYAT
General FictionTomris Bilge Aktan Teşkilat ve Adalet için savaşan güçlü bir kadın... Genç gözükara vatansever bir Savcı... Hayatı yalnızlıkla sınanmış.. Ve bu hayati bir kazayla tersine dönerse Sizce hangi hayatı daha acısızdır. Ya da Tomris Bilge Aktan gerçekt...