53.ISSIZ ANKARA:BAYRAM GÜNLERİ

510 42 1
                                    



İyi okumalar herkese...


Oy vermeyi unutmayalım sevgili okurlarım...




6 Temmuz Çarşamba

Bayramın 4.günü olacak olan nişan için, bütün hazırlıkları tamamlamıştık.
Herşey hazırdı.
İlker gerçekten de, bana inat ederek aldığı takım elbiseyi göstermemişti.

Pazartesi günü, elindeki önemli soruşturmayı tamamlamış ve davayı açmıştı.
Bayram sonu adlî tatile girmeden, mahkeme tarihi belli olmuştu.
Davayı açtıktan sonra keyfi yerine gelmişti.
Kafası rahatladı yaa, bu seferde yine üç gündür beni sık boğaz etmeye başlamıştı.
İlker'in tavırlarına artık yetişemiyordum.

Dün öğle arasında bir türlü konuşmaya gitmediğimiz, düğünün yapılacak olduğu otele görüşmeye gittik.
Asım Bey konuştuğu için 10 Eylül gününü zaten bizim için kapatmışlardı.
Bizde gidip salonu görerek onaylamıştık.

Otelin organizasyon müdürüyle, bayram sonu detaylar hakkında görüşmek üzere sözleşerek, birbirimize telefon numaralarımızı verdik.
Ekibiyle birlikte bayram sonu öğle yemeği yemeyi teklif etti.
Bende kabul ettim.
İlker hiç birşeye karışmadı.
Fikrini sorsam bile "ben ne anlarım sen istediğini yap" diyerek tipik erkek moduna girdi.
Deli ediyordu beni, bu umursamaz halleri.
Hem düğün bir an önce, olsun bitsin aynı evin içine girelim istiyordu.
Ama iş düğün, nişan konusunda yardıma gelince, ben ne anlarım diyordu.
Bu gidişle evin her şeyini, yapılması gereken bütün işleri de bana bırakacaktı.
Ama bende Bilge'ysem İlker'den bunun acısını çıkartırdım.

Üç gündür olduğu gibi adliyeden mesai çıkışı merkeze Kızıl Elma'ya geçiyordum.

Maçkalı bana şimdiden kendisinin 20 yıldır yazdığı yıllık ve raporları veriyor okutuyordu.

Tabii bunu Levent, ben ve Maçkalı dışında kimse bilmiyordu.
İlk gün Levent, Maçkalı'nın makam odasına elinde siyaha kutularla girdiğinde
"Maçkalı'nın Kara Kutusu geldi hanım"
diyerek beni güldürmüştü.
Devletin bütün sırları,operasyon kayıtları, izlemeye alınan şahıslar hakkındaki bilgiler, istihbarat kayıtları herşey yazıyordu.
İş çıkışı merkeze, Maçkalı'nın odasına girip saatlerce gece yarısına kadar, dosyaları defterleri okuyordum.
Bu durum, herkesin de dikkatini çekmiş olacak ki ne olup bittiğini o kadar saat Maçkalı'nın odasında ne yaptığımı sordular.
Tabii bu gruba İlker'de dahil.
Gerçeği söyleyemediğim için yalan söylemek durumunda kaldım.
Maçkalı'nın çevirmem için, özel dosyalar, raporlar verdiğini söyledim herkese.
Bilmiyorum inandılar mı, ama şu an yalan söylemekten başka çarem yoktu.
Gerçeği öğrenince, belki de en çok bana İlker kızacaktı.

2005 yılının, strateji ve operasyon kayıtlarını okurken odaya Maçkalı girdi.
Ayağa kalktım.
"Otur kızım, nasıl gidiyor? "
Konuşarak odaya girip koltuğuna oturdu.
"Bugün üçüncü günüm okumaya devam ediyorum."
Oturduğu yerden ceketini çıkarıp arkasındaki askıya astı.

"Elindeki dosyayı bırak ta gel konuşalım."
Kaldığım sayfaya son bir kez göz atıp, dosyayı kapatarak masanın önündeki koltuğa geçip oturdum.

ISSIZ ANKARA YENİ HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin