52.ISSIZ ANKARA:AŞKIN GETİRİSİ

629 55 4
                                    



Herkese iyi okumalar.

Lütfen oy vermeyi unutmayalım...






Yeni bir haftaya, pazartesiye oldukça sakin başlamıştık.
İlker ile sabah, evde  kahvaltı yapıp Adliyeye  kendi araçlarımızla arka arkaya beraber geçtik.

İlker, dün Maçkalı'nın yanına neden gittiğim ile ilgili hiç soru sormadı.
Bende o sormayınca hiç konuyu açmamıştım.
Hoş, İlker bana sorsa bile ona ne söyleyecektim ki.
Ağzımı açıp da, konuyla ilgili birşey söyleyemezdim.
Belki de İlker söylemeyeceğimi bildiği için, bana ne olup bittiğini sormamıştı.

Dün akşam, saatlerce birbirimizi sevdikten sonra, tabii doğal olarak yorulup acıkmıştık.
İlker'in yarım bıraktığı yemeği tamamlayarak, akşam yemeğini saat geç olsada birer kadeh şarap eşliğinde sohbet ederek yedik.

İlker ile  vakit geçirmeyi seviyordum.
Konuşup, sohbet ettikçe birbirimizi daha iyi tanımaya başlıyor, yeni yeni huylarımızı öğreniyorduk.
Hatta İlker'in tiki olduğunu öğrendim.
Belinden gıdıklanıyordu.
Dün öğlen kahvaltı sonrası, ben kaslarına dokunurken gıdıklandığı için kendini kasıyordu.
Bunu dün gece birbirimize kavuştuğumuz an da fark etmiştim.

Beline dokununca, bir anda irkilip gülmeye başladı.
Onun bu hali, beni de güldürdü.
Hoşuma gitmişti o hali.
Bundan sonra artık elim hiç durmazdı.
Tabii, benim bunu öğrenmem, İlker'i hiç memnun etmemiş, aksine ben dokundukça bana sinirlenmişti.
Ama sinirli hali bile komikti.
Senin yüzünden herşey yarım kaldı diyip durdu.
En sonunda çareyi, elimi  bileklerimden bağlamada buldu.

Bağladıktan sonrada bir an bana baktı.
Ben ne olduğunu anlamadan,
hızla bağladığı kravatı çözüp özür diledi.
"Hiçbir kadının, ne olursa olsun bu durumda olmaması gerektiğini" söyleyerek defalarca özür diledi.

Beni incitmek, kırmak istemiyordu bunu yüz ifadesinden, konuşmasından anlamıştım.

Hâlbuki, ben halimden memnumdum.
Keyfim, gayette yerindeydi.
Sonuçta neden bağladığını biliyordum bir sorun yoktu ama İlker yine de istemedi.

Ya ben çok arsızdım, ya da İlker çok düşünceliydi.

"Neyse ben seni evlenince alıştırırım"  diyerek konuyu farklı yere çektim ama bu konuda ısrarcıydı.

Ah ilker'im be, bir bilsen evleneceğin kadının,  hayalindeki  renkli fantezi dünyasını, böyle konuşmazdın.

Ama ben, İlker'i bu konuda alıştıracağıma emindim.
Şimdilik, kendi istediği olsun bakalım.

Böyle düşününce de kendimi,  iyi aile kızını kötü yola düşürmeye çalışan, zengin zübbesi gibi hissettim.

İç sesim gülüp, bunu konuyu evlenince düşünmek üzere erteledim.


...


Sabah, öğle arasına kadar saatlerim sakin geçince, sırayla  önce annem ve babamı sonra abimleri aradım.
Ali abim  ve Fırat abimle konuşabildim.
Ali abimle, çok uzun olmasada 10 dakikaya yakın konuştuk.
İki lafından biri ,
" kar beyazım sen bu İlker'den emin misin?" oldu.

ISSIZ ANKARA YENİ HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin