ISSIZ ANKARA:VEDA 6

680 41 149
                                    

Herkese İyi Akşamlar...

Ben geldimmmmmm.

Uzun bir süre oldu, bir ayı geçti görüşmeyeli.

Yine uzun uzun upuzun bir bölümle geldim.

Vallahi yine iyi yetiştirdim bölümü.
Mayıs ayı boyunca, ya kuzenlerimin ya üniversiteden en yakın arkadaşımın, sağdıcımın   haftasonları düğünlerine katıldım.
İkisi şehir dışında olunca, malûm bizde iki de çocuk var rezillik üstüne rezillik yaşadım çocuklarla

Ama yinede bölümü yazmaktan vazgeçmedim.
Bilge'nin hikâyesini yazmayı seviyorum, ve inan ki final yapmak bana çok zor geliyor.

Elimdeki taslaklara göre üzülerek söylüyorum ki bir bölüm sonra final bölümü geliyor.
Sizlere durumu şöyle izah edeyim.
Bende her bölümün taslağı var.
Her taslak bölümde ise kaba taslak bölümdeki olay örgüsü yazılı.

Ben yazan olay başlıklarına göre detaylandırıp, bölümün son halini ortaya çıkarıyorum.

Final taslağını okuyunca, saçma bir şekilde oturup ağladım.
Kesinlikle final yapınca büyük bir boşluğa düşeceğim.
Bu yüzden de elimden geldiğince son iki bölümü sakız gibi uzattıkça uzatacağım.
Sizin de haberiniz olsun bu durumdan.
Hatta bu bölüm olayları biraz fazla dallandırıp budaklandırdım.

Yine güzel keyifle yazdığım bir bölüm oldu.

Herkese keyifli okumalar diler, bol bol yorum yapmanızı rica ederim.
Bölümü hatırlamanız için geriden başlattım.
Okumak istemezseniz
👉⚠️⚠️⚠️
Bu simgeden sonra başlayabilirsiniz yeni bölüme.

"Alo! Adem Bey iyi akşamlar!" Diyerek benim gibi bahçenin ucuna doğru ilerlemeye başladı Ali.
Onun gidişiyle, oturdum yerime.

Deli gibi merak ediyordum babamın neden konuşmak istediğini?
Neden konuşacaktı? Dahası Ali'ye neler söyleyip ne anlatacaktı?
Aklım karışmıştı, Ali'ye gerçekleri mi söyleyecek, yoksa yalana devam edip inanması için onu ikna etmeye mi çalışacaktı?

Gözlerim düşünceyle Ali'nin sırtında kalırken, Deniz'in seslenmesiyle gözlerimi çevirdim onlara.

"Boşuna o kadar konuştunuz.
Ben birşey yapmadım demiştim size.
Adem Bey'e de rezil oldum sayenizde.
Adamın hiçbir şeyden haberi yok." Diyip sitemle baktım bizimkilere.

"Anlamıyorum sizi! " derken açtım kollarımı iyi yana.
"Baş Savcılık meselesinde hiçbir dahilim yok benim.
Hadi diyelim ki, ben yaptırdım.
Bunu niye sorun ediyorsunuz ki?
Neyini merak ediyorsunuz?
Kocam değil mi? İstersem arar yaptırırım.
Ne güzel kendi memleketinde, dosta düşmana karşı yürütür saygınlığını, otoritesini."dedim sonra duraklayıp sinirlenerek baktım Savaş'a.

"İnşallah yürütür, devam eder işine.
Adamın içine kurt düşürdün Savaş, az çok tanımıyor musun sen bu adamı?
Bu konular onun kırmızı çizgisi! Gururu, onuru, prensipleri için yaşayan bir adama nasıl söylersin böyle sözleri.
Sanki size hasta dememişim gibi! Ali, yüksek tansiyon hastası Savaş! Sen onu nasıl bir strese soktun farkında mısın?"
Diyerek sitem ettiğimde bizimkilerden pişmanlık dolu sözler yükseldi.
Gözlerimi bahçeye çevirdiğimde, Ali'nin hâlâ telefonda konuşuyor olduğunu görünce, Ali'nin yanımızda olmamasını fırsat bilip, masaya daha çok eğildim konuşmak için.

ISSIZ ANKARA YENİ HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin