6 Haziran Pazartesi
Ankara
Dün akşam saatlerinde Ankara il sınırlarına girmiştik.
Sabahın erken saatlerinde başlayan yolculuğumuz
Mardin-Urfa-Antep-Osmaniye-
Adana -Aksaray üzerinden devam etmişti.Giderken sadece iki il de konaklama gereği duymuştuk.
Antep ve Adana da otobandan merkeze geçiş yaptık.
Antep'te yine kale önünde kebapçı Necdet'e uğrayıp ciğerimizi yiyip baklavalarımızı da alıp yola devam etmitik.Adana da ise tabii gelmişken yemeden olmaz diyerek Adana kebab yemek istedik.
Adım attığımız yer kebapçı kaynıyordu.
En sonunda bu kadar seçenek arasından zor karar vererek Kaburgacı Yaşar da karar kılmıştık.
Adamlar bu işi biliyordu.
İnsanın önce gözünü doyuruyor sonra karınlarını doyuruyorlardı.
Türkiye'de kesinlikle kebab üzerine Adana uzak ara en iyisiydi.Kebapçıdan çıkıp meşhur muzlu süt içmek için Kazım büfeye geldik.
Mükemmel yapıyorlardı.
Porsiyonu çok fazlaydı.
Zamanı daha fazla geçirmeden yola çıktık.Güzel Türkiye'min coğrafyası kısa mesafede çok hızlı değişiyordu.
Ormanların yeşilliklerin arasında seyahat ederken birden Gülek Boğazını geçerek bozkırın ortasında bulduk kendimizi.
Sonrası uzun düz ve renksiz Aksaray yoluydu.Çocuklar hiç evlerine geçmeden bizde kaldılar.
Akşam geldiğimizde Annemleri arayıp haber vermiştim.
Eymen'in dediğine göre ben gittiğimden beri ağlamıştı.
Bundan sonra hergün görüntülü görüşeceğimizi söyleyerek teselli etmeye çalıştım annemi.Gece İlker'e de geldiğimi mesaj attığımda hemen beni arayarak beni görmek istemişti.
Ama sesimi duyar duymaz sesinden bile uyku akıyor diyerek gelmekten vazgeçti.Şimdi ise aylar sonra adliyeye gitmek için hazırlanmış Ragıp abiyi bekliyordum.
Bordo kare yaka kalın askılı diz üstünde biten dar kumaş bir elbise giymiştim.
Ayağımda olmazsa olmazlarından krem rengi stilettolar ile kombini tamamlamıştım.Göz makyajımı hafif tutup rujumu bordo renkten yana kullanmıştım.
Bugün daha da özenliydim.
Aylar sonra ilk kez Adliye gidiyordum.
Hem de İlker'e güzel görünmek istemiştim.Kapının çalması ile son kez aynada kendime bakıp antreye geçtim.
Ragıp abi ile Adliye ye gelene kadar yol boyu sohbet ettik.
Adliye otoparkına girmemiz ile Ragıp abiyle vedalaşıp arabadan indim.
Nedense sanki ilk kez adliyeye geliyormuşum gibi heyecanlanmıştım.
Kendimi toparlayıp binadan içeri girdim.Baş Savcı ile görüşmem lazımdı.
Önce odama geçmeyi düşünerek adımlarımı ona göre yönlendirdim.
Beni gören Adliye personelleri selam vererek geçmiş olsun hoşgeldin dileklerinde bulunuyordu.Odamın önüne geldiğimde Kalemim Celal Bey'i gördüm.
"Günaydın Celâl Bey"
Sesimle hızla ayağa kalktı.
Yüzündeki memnuniyet dolu gülümseme ile yanıma geldi."Savcım hoşgeldiniz gözümüz yollarda kaldı nasılsınız"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ISSIZ ANKARA YENİ HAYAT
Ficción GeneralTomris Bilge Aktan Teşkilat ve Adalet için savaşan güçlü bir kadın... Genç gözükara vatansever bir Savcı... Hayatı yalnızlıkla sınanmış.. Ve bu hayati bir kazayla tersine dönerse Sizce hangi hayatı daha acısızdır. Ya da Tomris Bilge Aktan gerçekt...