7. Garip duygu

3.2K 237 128
                                    

Karaktere girer girmez etrafımda cerberous ve tayfasını görmüştüm. Bu heriflerin oyun dışında bir hayatı yok muydu?

Baron: Hoş geldin mahmut.

Blackrose: Hoş buldumm

Baron: Nasılsın?

Blackrose: İyiyim siz nasılsınız?

Baron: Aynı uğraşıyoruz öyle.

Karakteri alonewolf'un tarafına doğru hareket ettirdi. Yine birinin yolunu kesmişlerdi ve tahminimce yolunu kestikleri kişi sordukları bilmeceyi bilememişti. Alonewolf yerde ölü olan karakter yeniden doğar doğmaz bir kere vurup öldürdü.

Orospu çocukları.

Morbidangel: sizin ben haysiyetinizi s1keyim anası belirsiz pez3venkler ama siz durun hepinizi doğduğu yere geri sokturucam

Cerberous'a baktım. Karakteri hareket etmeden öylece duruyordu.

Blackrose: Cem yok mu?

Pasha: Yok bilgisayarlardan birinde sorun çıkmış onunla ilgileniyodu en son gelir birazdan.

Blackrose: hmm okey.

Pasha: :D

Blackrose: ne oldu?

Pasha: bişey yok.

Blackrose: ne diye gülüyorsun ozaman aaaaaaa

Pasha: canım istedi güldüm hesap mı vericem am1na koyayım

Blackrose: terbiyesiz.

Pasha: xddd

Baron: uğraşma lan çocukla.

Cerberous'un karakteri dans etmeye başlayınca görebileceği mesafeye yaklaştım. Tepki vermemişti ve tepki vermemesi sinirime dokunuyordu. Beni loncaya almaktan vaz mı geçmişti acaba?

Blackrose: Galiba beni loncaya almaktan vazgeçti neyse sağlık olsun. En azından görmezden gelmeyip adam olsaydıda selamını verseydi. Gideyim ben ufaktan.

Pasha: yav ne tripleniyosun hemen adam gelmedi hala. Kaanla aynı internet kafedeler o şerefsiz oynattı onun çarını.

Tripleniyor muydum? Ellerimi klavyeden çekip arkama yaslandım. Aslında trip atmak istememiştim. Dilimi ısırıp gözlerimi yumup soluklandım. En iyisi bu işi en kısa sürede bitirmekti. O yüzden krizi fırsata çevirmeliydim.

Blackrose: yooo trip atmıyorum ki ne alakası var.
Pasha: He canım he triplenmiyosun hiç

Blackrose: Demesene şöyle

Baron: xd noluyo lan

Pasha: bişey olduğu yok kardeşim bak işine

Blackrose: dalga geçiyo benimle yaa

Baron: xddd neyse Cem gelicekmiş birazdan.

Alonewolf yanımıza geldi.

Alonewolf: Niye gecikti o kadar Cem 1bnesi.

Baron: Bilgisayarlardan birinin ekran kartı yanmış onun siparişini veriyordu gelicek.

Alonewolf: az önce yatırdığım bebenin abileri gelmiş lonca savaşı istiyolar. Cem gelsinde milleti toparlasın.

Baron: Dur sıkıştırayım onu ben.

Alonewolf: Hadi la

Kısa bir süre sonra karakterini hareket ettirip. Güçlü beden yeteneğini açtı. Koduğumun şovmeni.

Cerberous mesaj gönderdi.

Yanda yanıp sönen mektuba gülümseyip tıkladım.

Cerberous: hoş geldin kusura bakma beklettim.

Blackrose: yok ne kusuru.
Cerberous: Az önce öyle demiyormuşsun. Yok ben gideyim yok adam olsaydı falan. Alıyorum haberini.

Blackrose: İspiyoncu şerefsizler

Göndermeden şerefsizleri silip değiştirdim.

Blackrose: ispiyoncu pislikler

Cerberous: pislikler demek :D

Blackrose: hepiniz benimde dalga geçiyormuşsunuz gibi hissediyorum.

Cerberous: Yok estağfurullah. Bakma bizimkilere onlar hep öyle.

Onu bunu bırakta al şunları gel loncaya. Savaş olacak birazdan.

Ticaret açtığında krallığın izini ve sabahki gibi 500 k para ekleyip onayladı.

Kabul ettim.

Blackrose: Teşekkür ederim. Karakter atıp geliyorum.

Mavi bayrağa geçtikten sonra beni loncasına aldı. Savaşa girmeden önce daha güçlü itemler vermişti kullanmam için. Şuanda verdiği itemler bile bizimkilerin yüreğini hoplatacak türdendi.

Benim için yeterli değildi tabii çünkü bu kadar kolay çıkarıp verebiliyorsa onun için önemsiz olduğu anlamına gelirdi. Belkide alıp gitsem ona koymazdı bile.

Cerberous: Ses kanalına gir. Komutları dinlersin. Zaten senin yapacağın fazla bişey yok. Milleti kutsa karambolden uzak dur. İçlere girme levelin düşük keserler seni.

Teamspeak'ı açıp ses odasına katıldım. Herkes küfür edip birbirine sataşmakla meşguldü.

Cerberous.ts: Beyler sakin olun az. Hoş geldin Mahmut.

Fake adımı söyledikten sonra ufaktan güldüğünü duydum. Kaşlarım her zaman olduğundan biraz daha fazla çatılmıştı. Sesi yetişkinliğini belli edecek kadar tok geliyordu. Alt notasında ise daha yumuşak kadifemsi dokusu vardı.

Şuana kadar sesini duymayı merak ettiğimi fark etmemiştim. Bu farkındalık ise beni yeni bir meraka sürüklemişti. Bu sesin sahibinin görünüşünü merak ediyordum. Ağzımın içine tükürükler dolarken kusmak üzere olduğumu anladım. Bilgisayardan kalkıp kafenin tuvaletine koştuğumda klozete ulaşır ulaşmaz midemde ne varsa artık yerli yerinde değildi.

Elimi yüzümü yıkarken kendimi halsiz hissetmeye başlamıştım. Herhalde fikrime ters davranmak bünyemede ters düşmüştü. Kızarık gözlerim aynadaki yansımamla kesiştiğinde içimdeki merak duygusu Cem'in nasıl göründüğünü yeniden merak ediyordu.

Cem. Oyun. Lonca. Savaşı kaçırdım!




DOLUNAY +9 - GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin