Otobüsten indikten sonra hızlı adımlarla yürürken telefonumu yeniden kontrol ettim. Herhangi bir mesaj yoktu. Bu iyiye işaretti çünkü hala gitmediklerini varsayabiliyordum.
Balıkçının ufak tefek masalarını görmeye başlayınca yeniden hızlanıp koşmaya başladım. Masalara göz gezdirmeyi onu bulunca bıraktım. Bir süre olduğum yerde kalıp Cem'i izlerken hızla inip kalkan göğsümdeki düzensiz soluklarımı yavaşlatmaya çalıştım.
Siyah bir kazak ve aynı renkte siyah kot pantolonla bacaklarını iki yana ayırmış öne doğru eğilmişti. Elinde tuttuğu bardağı sallıyor, içerisinde dönüp duran sıvıyı seyrediyordu. Baygın bakışları yukarı kalkıp onu seyreden beni bulunca nefesimi tuttum. Kaşları yavaş yavaş çatılırken Salih'te omzunun üzerinden bakışlarını bana doğru çevirdi.
Cem doğrudan suratımı izlerken bakışma yarışında yenik düşen taraf olarak kafamı yere indirip yanlarına doğru yürüdüm. Masalarının dibine geldiğimde Cem'in mırıldandığını duydum.
"Pezevenk sen çağırdın değil mi onu buraya?"
Kelimeler alkolün etkisiyle ağzında yuvarlanıyordu. Salih ağzını açmadan araya girdim.
"O çağırdı ya da çağırmadı, fark eder mi?"
Göz ucuyla yüzüne baktığımda kirli sakallı çenesini kaşıdı.
"Tabii fark eder. Kime güvenicem lan ben?"
Önümde duran tabureyi çektikten sonra oturmadan evvel Salih'e dönüp oturmak için izin istedim. Eliyle buyur ettiğinde oturdum.
"Anlamadan dinlemeden kimseye güvenemezsin zaten."
Dudakları arasından hafif patlama bir gülücük çıktı.
"Dünki velet mi bana öğretecek kime güvenip güvenmeyeceğimi?"
Şaşkınlıkla kaşlarım yay gibi gerilirken gözlerimi kırpıştırdım. Salih dudaklarını "o" şeklinde aralarken sesli bir nefeside beraberinde verdi.
"Ben bir telefon görüşmesi falan yapıp geleyim."
Oturduğu tabureyi geri doğru itince Cem iyice öne eğilip avcunun içini sertçe masaya vurdu. İkimizde yerimizden hafifçe hoplarken Cem, sıktığı dişleri arasından konuştu.
"Otur oturduğun yerde sikmeyeyim seninde belanı."
Diğer masalarda oturanların bakışları üzerimizden geçerken ortamdaki havanın gerginliği ense kökümü okşamaya başlamıştı.
Salih olduğu yerde kalırken göz ucuyla bana baktığında bakışlarımı ondan kaçırıp Cem'e döndüm. Kafamdaki cümleleri toparlamakta zorlanıyordum.
"Kızgın olmakta haklısın ancak konuşacağız diye bana söz vermiştin. Sen şimdiden her şey bitmiş gibi davranıyorsun."
Kısa ancak gevşek bir kıkırtının ardından kendini toparladı.
"Bitmedi mi sence Poyraz?"
Gerçekten benimle konuşmadan aramızdaki bağı tek tek kestiğini görmek yüreğime ağırlık çökmesine sebep olmuştu.
"Seni sıkıştığımdan anlatmadığıma ikna edemeyeceğimi biliyorum. Bu konudan çok yaptığım şerefsizlikler için pişman olduğumu söyleyebilirim sana. Seni tanımıyordum ve inanılmaz bunalmıştım Cem."
Bakışlarını bana çevirip kısaca yüzüme baktı.
"Bırak Allah aşkına! Beni tanımaya başladıktan sonra neden bir sikim söylemedin bana lan, neden onca zaman bekledin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY +9 - GAY
Teen FictionTAMAMLANDI. Yolları Metin 2 denilen bir oyunda kesişen iki genç. Oyun içi textingle karışık. Bölümler kısadır.