Cem, berberin eline döktüğü tıraş losyonunu yüzüne sürerken arkasında oturmuş onu seyrediyordum. Cem kalkıp yanıma geldiğinde ona doğru eğilip fısıldadım.
"Müsait olunca öpücük alacağım, tam buradan."
Parmağımın tersini kaçamak şekilde çenesinin köşesine sürdüm. Gülümseyerek kafa salladığında bende karşılık olarak gülümsedim.
"Ne zaman istersen."
Bekleme koltuğunda hemen yanıma otururken berber, koltukta oturan Salih'in tepesinden seslendi.
"Ustura da kesmiyor be, körelmiş mi ne?"
Cem sırıtırken ayaklandı ve elini cebine atıp çıkardığı para destesinden birazını berberin cebine doğru sıkıştırdı.
"Bir daha dene istersen kardeşim."
Adam sırıtıp Salih'in yüzündeki köpüğün üzerinde usturasını kaydırdı.
Tıraş merasimi bittikten sonra berberin kapısına çıkmış günün planını bilmem kaçıncı kere konuşurken sigara içiyorduk. Kaan, Cem ve ben bir kenarda dururken Salih, biraz uzağımızda duran kuzenlerinin yanında dikiliyordu.
"Cem, benim kuzenleri bize götürürsün sana zahmet. Ben gidip Edaları alıp kuaföre bırakacağım, bekliyorlarmış."
Cem sigarasının kofunu cam önünde duran küllüğe basarken yanıtladı.
"Tamamdır kardeşim. Senin takımı da benim arabanın arkasına at kızların malzemeleriyle karışmasın."
Salih sigarasını aynı şekilde söndürerek hızlı hızlı arabasının bagajına yönelip damatlığını ve birkaç poşeti çıkardıktan sonra Cem'e uzattı.
Salih kız takımını kuaföre götürmeye giderken bizde Salihlerin evine gitmiştik. Evin içinde büyük bir curcuna hakimdi. Herkes oraya buraya koşturuyor, hazırlık yapıyordu.
Orta yaşlı bir kadın Salih'in odasına bizi yönlendirirken konuştu.
"Salih nerede?"
Cem yanıtladı.
"Gül Hanım, oğlun gelir birazdan. Kızları kuaföre bırakmaya gitti."
Kadın eliyle onaylarken bileğindeki altın bilezikler şıngırdıyordu.
"Tamam, tamam."
Odaya girip elimizdeki malzemeleri bıraktıktan sonra giyinmeye başladık. Salih'in düğününde giymek için mezuniyette giyeceğim takımı erkenden almıştım.
Sabahın köründen beri düğün işleri için koşturduğumuzdan odada boş bulduğum sandalyeye soluklanmak için oturdum.
Cem, ceketini gömleğinin üzerine çekip yakasını düzelttiği sıra onu dikizleyecek vakti bulmuştum. Takım elbiseyle mükemmel görünüyordu.
Kravatını düzeltirken onu süzdüğümü fark edince yürüyüp karşımda durdu.
"Kravat yapmayı biliyorsundur herhalde?"
Kafa sallayıp ayağa kalktım ve bana doğru uzattığı kravatın uçlarını tuttum. Bilerek biraz kendime doğru çektiğimde soluğu yavaşça dökülürken mırıldanarak küfür etti.
"Siktir. Uslu dur, insan içindeyiz."
Kravatını bağlarken oyalanarak meydan okur gibi gözlerinin içine baktım.
Göğsü aldığı büyük nefesle yükselip alçalırken aynı şekilde gözlerimin içine bakıyordu. Alt dudağının kenarını dişiyle ezdiğinde yutkunarak bakışlarını ilk kaçıran ben oldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY +9 - GAY
Genç KurguTAMAMLANDI. Yolları Metin 2 denilen bir oyunda kesişen iki genç. Oyun içi textingle karışık. Bölümler kısadır.