28. Salih

2.7K 232 75
                                    

Medya: Salih

Sigaralarımız bittiğinde Cem'in söylediği çaylar yeni gelmişti. Adının Salih olduğunu öğrendiğim adam ve Kaan için iki çay daha isteyip arka tarafta bulunan oturma alanına doğru yürüdük. Salih'in kolu hala Cem'in omzunda dururken yanlarında ilerliyordum. Kollarımı göğsümde çaprazlamıştım ve Cem göz ucuyla bana bakıyordu.

Kaan mekandaki sağ kısımda kalan bilgisayarların birinden kalkıp gerneştikten sonra aramıza katıldı.

"Oooo Salih ve Cem'in ördek yavrusu gelmiş. Hoş geldiniz."

Hitap şekli kıskançlık duygusunun asabileştirdiği bakışlarımı iyice sinire boğarken Kaan'a dik dik baktım.

"Sikicem ama ördeğinide yavrusunuda."

Kaan gülerken Cem hala göz ucuyla beni kontrol ediyordu. Salih ise tek kaşı havalanarak önce bana baktı sonrasında ise Kaan'a bakıp gülümsedi.

"Yeni arkadaşınız biraz agresif herhalde."

Kızgınca soluklanırken yanıtladım.

"Agresif değilim bana o şekilde seslenmesini istemiyorum. Sanırım senin hitaplarla bir sorunun yok civciv."

Çenemle tepesindeki sarıya yakın kumrallarını işaret ettiğimde yüzündeki gülümsemesi solarak daha ciddi bir hal aldı.

"Yok, tamam. Ben almayayım."

Cem'in dudaklarından geçen ufak gülümsemeyi yakalayabilmiştim. Koltuklara vardığımızda Kaan kendini tekli koltuğa bıraktı. Cem üçlülerden birine oturdu ve Salih yine dibinden ayrılmayarak hemen bitişiğine kuruldu.

Sinirden dişlerimi sıkarak karşılarındaki üçlünün tam ortasına oturdum. Bu adam niye gelmişti ve neden ona bu kadar yakın davranıyordu. Cem'in yüzünde rahatsız olduğunu sezebileceğim tek bir ifade bile yoktu.

Acaba sevgilisi miydi?

Bu düşünce zihnime düştüğü anda gözlerimi sızlatmsya başlamıştı. Gözlerimin nemlendiğini hissedince bakışlarımı onlardan kaçırarak kaşlarımı yukarı kaldırdım ve gözlerimi kırpıştırdım.

Ne ara kendine sevgili bulmuştu ki? Daha yeni Blackrose karakterini ona kadın olarak sunmadan evvel bana karşı bişeyler hissetmemişmiydi? Bu düşünceler göz yaşı akıtmaya hazır gözlerime kesinlikle iyi gelmiyordu.

Dikkatimi dağıtmak için orta sehpada duran çayı tabağıyla birlikte aldım ve dizimin üzerine koyduktan sonra bardağı kaldırıp bir yudum aldım. Ellerim titriyordu.

Cem ve Salih arkalarına yaslanmış oturuyordu. Cem kollarını açmış koltuğun yaslanma yerine uzatmıştı. Salih ise hemen bitişiğinde oturuyordu. Elleri dizlerinde duruyordu, en azından kolunu Cem'in omzundan çekmişti. Aralarında konuştukları konulara ikisini seyretmekten odaklanamıyordum. Bakışlarımı konuşmakta olan Kaan'a çevirerek düşüncelerimi toparlamaya çalıştım.

"Lan en son maça gittiğimizde ne sarmıştı. Bir ara yine yapsak şöyle ekip toparlayıp halı sahaya gitsek. Baklava çayına oynarız yine."

Salih omuz silkti.

"Geçen sefer adam eksik diye beni karşıya attınız. Yine aynı şeyi yapacaksanız ben gelmem söyleyeyim baştan."

Cem güldü.

"Sende geç gelmeseydin oğlum. Hem geç geliyosun hemde ağlıyosun."

Kaan kolunu bana doğru salladı.

"Gelmek ister misin sende?"

Dudak büzdüm.

"Bilmem yer yokmuş galiba takımınızda birisi karşıya düştüğüne göre."

Cem kafasını iki yana salladı.

"Yok be öyle değil bakma sen Salih'in ağzına. Gelmeyeceğim dedi zorla adam bulduk takıma son anda çıktı geldi. Yoksa yer var."

Kaan onayladı.

"Aynen öyle."

Çayımdan bir yudum aldım.

"Öyleyse gelirim. Hafta içi sabah okulda oluyorum ama hafta sonları müsaitim. Çağırırsanız gelirim."

Kaan sırıttı.

"Yok hafta içi olsa bile akşamdan gidiyoruz zaten saat 9-10 civarı."

Dudaklarımı birbirine bastırıp kaşlarımı yukarıya kaldırdım.

"Öyleyse gelirim. Her türlü haber edersiniz."

Kafa sallayıp beni onaylarken Cem konuştu.

"Baştan söyleyeyim bu sefer kalede oynamam valla sıkılıyorum."

Kaan ellerini dizlerine vurdu.

"Lan ikinizde epey mızıkçı çıktınız. Cem kalede senin kadar iyi oynayan adamımız yok. Ne zaman kaleden çıksan ebemizi sikiyolar sanki bilmiyosun."

Cem öflerken Salih'in bakışları yüzümde gezdikten hemen sonra kolunu Cem'in arkasından attı. Parmakları Cem'in koltukta
Kalan kolunun alt kısmını hafifçe okşarken oturduğum yerde huzursuzca kıpırdandım. Cem'in bakışları anında kendisine dokunan parmaklara kayınca oturduğum yerden kalktım.

Dizim önümdeki sehpaya çarpınca üzerinde duran bardaklar sallanarak şangırdadı ancak hiç biri devrilmemişti. Cem'in bakışları endişeyle suratıma dönünce olduğum yerde ne söyleyeceğimi bilmeden öylece duruyordum.

"Poyraz hayırdır bir sorun mu var?"

Konuşan Salih'di. Kafamın içerisi senden başka sorun yok çok şükür dige bağırırken bunu dudaklarıma dökmemek için kendimi sıktım.

"Hayır yok. Şey, aklıma şimdi geldi anneme bugün erken gelirim demiştim. Şeyden dolayı alışverişe çıkacaktık beraber. Unutmuşum ben. Hemen gideyim beni bekler o şimdi."

Gözlerimi ne tarafa kaçırsam üçünün bakışlarına yakalandığım için en sonunda kurtuluşu kafamı hafif yere eğmekte bulmuştum. Cem ayağa kalkarken alt dudağımın içini kanatacak kadar hırsla kemiriyordum.

"Tamam kasma bu kadar olur arada öyle. Geleli bir saat olmadı zaten. Geçireyim ben seni."

Kafamı iki yana salladım. Ellerim buz kesmişti üstelik titriyordum ama bunun üşümekle alakası kesinlikle yoktu.

"Gerek yok ben giderim. İyi akşamlar şimdiden size. Görüşürüz."

Cevap vermelerini beklemeden çıkışa doğru yürümeye başladığımda polarımın kollarını avuçlarımın içerisinde toplayarak titrememi bastırmaya çalıştım. Kapı çıkmadan evvel arkamdan Cem'in seslendiğini duydum.

"Poyraz!"

Kafamı ona çevirdiğimde endişeyle harman şaşkın bakışlarını üzerimde buldum. Arkamdan gelmişti.

"Efendim?"

Aramızdaki mesafeyi kapatıp masasına ilerlediğinde bakışlarımla onu takip ettim. Masanın arka tarafına doğru uzanıp çantamı kaldırdığında yüzümü buruşturdum. Tabii ya çantam!

Yanıma gelip çantayı uzatırken konuştu.

"Unutuyordun."

Çantayı elinden kapar kapmaz bakışlarımı zemine indirdim. Ne bekliyordum ki, peşimden gelip bana ilanı aşk edecek değildi ya? Aptal Poyraz.

"Teşekkür ederim. Görüşürüz."

Yanıtladı.

"Kaçar gibi gittiğin için saymıyorum bu gelişini. Görüşelim, beklerim yine."

Kafamı hafif ama güçsüzce sallayıp onu onayladıktan sonra kafeden çıktım. Hızlı adımlarla sokağı dönerken bu sefer dönüp arkama bakmadım. Biliyordum, onu yine orada bana bakarken görürsem ağlayabilirdim. Ergen ortaokul çocukları gibi hissedip, davrandığım için kendime duyduğum iğrentiyle yüzümü buruştururken eve doğru yol aldım.

DOLUNAY +9 - GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin