Ağlamamaya çalışarak arkasından öylece baktım. Üzerimi yoklayıp sigaramı aradım ancak bulamayınca dün gece evden çıkmadan almayı unuttuğumu fark ettim. Arka cebime uzanıp cüzdanımı çıkardıktan sonra kafenin iki kapı yanındaki bakkala girdim.
"Selamın aleyküm abi bana ordan bir paket camel white atar mısın?"
Suratımı tuhaf bir ifadeyle süzüp selamıma başıyla karşılık verdikten sonra arkasındaki standa uzanıp bir paket sigarayı tezgaha koydu. Parayı tezgaha bırakıp paketi aldım. Ben dükkandan ayrılana kadar aynı garip bakışlarla bakmayı sürdürdü. Herhangi bir tepki vermedim çünkü bu bakışların sebebinin az önce dışarıda dönen meseleden kaynaklandığını tahmin edebiliyordum.
İnternet kafenin önündeki az önce oturduğum masaya dönerken sigara paketinin jelatinini açıp içerisinden çıkardığım dalı dudaklarımın arasına yerleştirdim. Kafamı kaldırıp az önce içerisinden baktığım odanın camına baktım.
Aralık bıraktığım perdeyi tamamen üzerine örtmüştü. Muhtemelen odasındaydı. Ne düşündüğünü fazlasıyla merak ediyordum. Sigarayı yakıp ciğerlerimi bir nefeslik ziftle doldururken yanına vardığım sandalyeye oturdum.
Az önce Hülya'nın oturduğu yere iğrentiyle bakarken kendi sandalyemi sokağın ucuna doğru çevirip onun sandalyesine sırtımı döndüm.
Sigaramın sonunu küllüğe basarken telefonun saatine baktım. Saat on bir'e geliyordu. Burada beklemek içimi iyice bunaltmasına rağmen Cem'in sözünü çiğneyip giderek meseleyi iyice büyütmek istemiyordum.
Neyseki biraz daha bekledikten sonra nihayet Kaan'ı sokağın ucunda görebilmiştim. İyice yaklaşınca selam verdi. Üzerindeki eşofmanıyla ve dağınık saçlarıyla yeni uyanmış görünüyordu.
"Aleyküm selam."
Kafeden içeriye girecekken duraksayıp bana döndü.
"Bekle, geliyorum hemen."
Kafamla onayladım.
Yaklaşık beş dakika sonra geri döndü. Oturduğum yerden kalkıp onun peşinden yürüdüm. Cem'in arabasına binip motoru çalıştırdıktan sonra aracı hareket ettirmeden olduğu yerde esneyerek gerindi.
"Karga bokunu yemeden neyin üzerine tartıştınız çok merak ediyorum."
Olduğum yerde huzursuzca kıpırdandım.
"Cem bahsetmedi mi sana?"
Kafasını olumsuz yönde salladı.
"Yok, sinirliydi epeyce bende üstelemedim."
Anlatıp anlatmamakta kararsız olduğumdan kısa süreliğine duraksadım. Sonuçta beni blackrose olarak tanıyanlardan biriside Kaan'dı. Cem'le çok yakın olduklarından er ya da geç öğrenecekti. Anlatmamı bekler gibi arabayı hareket ettirmediğinden boğazımı temizleyip konuştum.
"Yaptığım yarrak kafalılığı öğrendi."
Suratında yarım sırıtışla bana döndü.
"Ben tahmin edebilir miyim o yarrak kafalılığı?"
Cevap bekleyen bakışlarla suratına baktım.
"Blackrose?"
Kaşlarımı kaldırıp şaşkınlıkla duraksadım.
"Nasıl lan?"
Direksiyona vurup küfür etti.
"Siktir ya, yemin ederim biliyordum amına koyayım!"
Gözlerimi kırpıştırdım.
"Nasıl, nereden, Cem'de biliyor muydu?"
Elini havada öyle böyle manasında salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY +9 - GAY
TeenfikceTAMAMLANDI. Yolları Metin 2 denilen bir oyunda kesişen iki genç. Oyun içi textingle karışık. Bölümler kısadır.