Cem'le karşılaşmamızın üzerinden iki gün geçmişti. O günün gecesi doğru düzgün uyumayı beceremesemde takip eden günlerin büyük kısmını uyuyarak geçirmiştim ve yatağımdan lavabo ihtiyacı haricinde çıkmamıştım. Annem daha iyiydi ve benim hasta olduğumu düşündüğünden sık sık ateşimi kontrol etmek için yanıma uğruyordu.
Evet grip olduğumda doğruydu ama beni bitik düşüren durum düşüncelerimin neden olduğu hastalıktı. Kapımın önünden gelen ses düşüncelerimi bölerken oraya doğru kulak kabarttım.
"Funda abini kontrol etsene ateşi falan var mı?"
"Tamam anne."
Konuşmak istemediğim için Funda odaya girmeden evvel göz kapaklarımı birbirine kavuşturdum. Kapının açıldığını duydum ve ardınden yumuşak ve hafif ılık bir dokunuşun anlımı yokladığını hissettim.
"Abi?"
Gözlerimi açmadığımda Funda bu sefer adımı yineledi. Gözlerimi açmadan mırıldındandım.
"Hım?"
"İyi misin?"
"Hımhım."
"Neden kalkmıyorsun. İki gündür doğru düzgün bişey yemedin."
Kaşlarımı çatıp homurdanırken ona sırtımı döndüm ve üzerimdeki yorgana iyice sarıldım. Funda yeniden konuştu.
"Abi bişeyler yemen lazım hastaysan bile böyle toparlanamazsın."
Cevaplamam için sessizce başımda beklediğini biliyordum. Aradan geçen dakikalardan sonra adım seslerini takip eden kapının kapanma sesini duyunca gözlerimi açıp yanımda duran komodine bakışlarımı diktim.
Midemi bulandıran his ağzımın içinde ve midemin derinliklerinde gezinirken yatağımda huzursuzca döndüm. Karşımda kapının önünde dikilmiş kolları göğsünde çaprazlanmış şekilde duran Funda'yı görünce yüzümü buruşturdum. Suratında beni yakaladığını belirten bilmiş bakışıyla bana bakıyordu.
"Herhangi bir sıkıntın ya da sorunun mu var? Bana anlatabilirsin."
Gözlerim sızlamaya başladığında ağlamak üzere olduğumu biliyordum. Aşırı kırılgan bir hale bürünmüştüm. Öyle ki insanlarla konuşma düşüncesi bile gözlerimin ıslanmasına neden olmaya başlamıştı. Yüzümü yastığa gömüp iç çektim. Funda'nın yatağıma oturana kadar süren adımlarını işittiğimde gitmesi için yalvarmayı düşünüyordum.
Konuşmayıp sadece bedenime sarıldığında göz yaşlarımı daha fazla dizginlemeyi becerememiştim. İç çektikçe titreyen bedenimi daha sıkı sarıp ağlamam durağanlaşana kadar sessizce beklemişti.
Göz yaşlarım akmayı bıraktığında yorganımın kenarıyla yüzümü silip toparlanmaya çalıştım. Funda yatağın kenarında kıpırdandı.
"Şimdi, dinliyorum."Dudaklarımı birbirine bastırırken teslim oldum.
"Ben çok fena bi boka bulaştım Funda."
Öylece suratıma bakarken kaçamak bakışlarımla tepkisini ölçüyordum. Mimiklerinden sadece endişesini okuyabilmiştim.
"Abi, Allah aşkına söyle artık. Ne olmuş olabilir bu kadar kötü."
Boğazımda biriken yumruyu indirmek için yutkundum.
"Cem ile ilgili."
Kaşları çatılırken dudakları öne uzanıp öfledi.
"Lafı ağzından kerpetenle alıyorum. Ne oldu, seni yakalayıp tehtit mi etti? Ama geçen gün Hülya görmüş sizi evine falan bırakmış seni. Onu bile anlatmadın ki bana."
Alt dudağım titremeye başladığında söylemek istediğim kelimeyi lügatımda arıyor ama bulamıyordum.
"Cem'i bırakmak istemiyorum ben."
Alt dudağım titrerken tutamadığım bir hıçkırık boğazımdan çıkıverdi. Tam olarak doğru kelimeleri kullanmayı beceremesem bile utancımdan Funda'nın yüzüne bakamıyordum. Onunda sesi soluğu çıkmıyordu zaten. Çenemi tutup kaldırdı ve ona bakmamı sağladığında kızarmış gözleriyle sevgi dolu şekilde çehremi taradı.
"Abi, bu utanıp sıkılacağın bişey değil ki. Çok kötü bişey olduğunu sandım ben."
Söylediği şeyi alaya alır gibi güldüm.
"Çok kötü bişey zaten."
Kafasını iki yana salladı.
"Hayır değil."
Olduğum yerde huysuzca kıpırdandım.
"Ne demek değil. Resmen ibne gibi hissediyorum lan ben."
Omzuma vururken kaşlarını çattı.
"Öncelikle eşcinsellerden bu şekilde bahsetmeyi bırak. Sonra ne oldu karşılaştığınızda onu anlat bana."
Ciğerlerimdeki havayı bıkkın şekilde dışarıya bıraktıktan sonra Cem'le karşılaştığım andan itibaren olanları ona anlattım. Bayılma meselemi anlatmadığım için beni azarlamaya kalkışsa bile onu geçiştirip asıl konuya odaklanmasını sağladım.
"... Durum böyle ve ben ne halt yiyeceğimi hiç bilmiyorum."
Saçlarını ensesinden çekip bileğindeki tokayla tepesinde toplarken yüz ifadesi düşünceliydi.
"Söylesen ya her şeyi en başından."
Kafamı hızla iki yana salladım.
"Aynen söyleyeyim yaa. Saçmalama kızım kadın olduğumu öğrendiğinde bile nasıl tepki verdi bana. Üstüne erkek olduğumu söylersem beni o kullandığım bilgisayara yatırıp siker herhalde."
Funda kıkırdadığında yüzüne ciddi ciddi bakıyordum.
"Ne gülüyosun kızım. Cidden yapar bu saatten sonra. Yapmadı diyelim, benimle bidaha muhattap olmaz."
Çenesini kaşıyıp düşünmeye devam etti.
"Ozaman şöyle bişey yapalım. Zaten Cem abiyle tanışmışsın artık. Gerçek sen olarak devam edebilirsin. Kadın hesabınıda kapatırsın. Arayıp bulamaz ki seni."
Söylediği durum mantığa yatan türdendi aslında. Üzerine düşündüğüm sıra yeniden konuştu.
"Abi bu arada kendini kaptırıp adama hemen yakın davranma sakın. Belkide sadece kafana çok taktığın için böyle hissediyorsundur. Fake hesabı kapattığında takıntın falan geçerse ikiniz içinde hiç hoş olmaz."
Söylediğinde yine haklıydı. Kafasını kolumun altına alıp saçlarını dağıtarak onu sevdim.
"Sen ne kadar boyundan büyük laflar ediyorsun öyle. Abisinin gülü, gülü!"
Kolumun altından kaçmaya çalıştığında hırsımı alana kadar kurtulmasına izin vermedim. En sonunda bıraktığımda doğrulup huysuzca mırıldanarak saçını düzeltmeye çalıştı.
"Daha iyiysen ki öyle gibi duruyorsun sana yiyecek bişeyler getireyim, ne dersin?"
Düşüncelerimin ruhuma yaptığı baskı bir nebzede olsa azaldığından açlığımı hissetmeye başlamıştım.
"Valla çok güzel olur güzelim sana zahmet getiriversene bişeyler."
Gülümseyerek kafa sallayıp odadan çıkarken gözlerim ardından kapattığı kapının arkasında asılı olan hırkaya takıldı. Bacaklarımı yataktan sarkıtıp ayağa kalktım ve ürkek adımlarla oraya yürüdüm.
Hırkayı asıldığı yerden almadan önce parmaklarımı kumaşın üzerinde gezdirip burnuma doğru götürdüm. Aldığım muazzam kokuyla göz kapaklarım kavuşurken bir süre bekledim.
Bir erkeğe ait olan bu koku nasıl bu kadar huzurlu hissettirebilirdi, aklım almıyordu. Hırkayı asılı olan yerden kurtarıp yanıma aldım ve tekrar yatağa girdim.
Funda'nın getirdiği şeylerden atıştırdıktan sonra yeniden uykuya dalmıştım.
Hemde kollarımın arasında Cem'e ait olan hırkayla birlikte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY +9 - GAY
Teen FictionTAMAMLANDI. Yolları Metin 2 denilen bir oyunda kesişen iki genç. Oyun içi textingle karışık. Bölümler kısadır.