9. Geri adım.

3K 254 64
                                    

Cem oyunu son bulduktan sonra araya giren hafta sonunda evden dışarı çıkmamıştım. Oyuna girmek istemiyordum çünkü zevk aldığım tek bir nokta kalmamıştı.

Evde olduğum süreçte annem ve benden iki yaş küçük olan kız kardeşim bir sorun olup olmadığını sorup durmuşlardı. Bu yüzden göz önünde durmamayı tercih ediyor odamda ya da evin arkasında bulunan küçük bahçede şarkı dinleyerek vakit öldürüyordum. Geçen iki gün içerisinde Hamit'in aramalarını defalarca meşgule atmıştım çünkü onunla uğraşmak işime gelmiyordu.

Arka bahçede şarkı dinlerken cebinde titreyen telefonu çıkarıp ekrana baktım. Hamit sms göndermişti. Mesajı açmadan telefonu cebime sokuşturdum. Yarın okulda Hamit'in kafamın etini yiyeceğini fark edince kaşlarım çatıldı. Sıkıntılı bir nefesi dudaklarımdan dışarı salarken telefonu çıkarıp mesajları açtım. Varlığımın tüm zerresine edilen küfürlü mesajları geçip son attığı mesajı okudum.

HAM it
Göt lalesi gelsene şu siktiğimin kafesine senin it birini arıyo sen misin lan o

Mesajı tekrar okuyup Hamit'i aradım. İkinci çalışta açtı.

"Yarrak kafalı nerdesin kaç gündür?"

Merak ettiğim tek konu vardı ve azar işitecek havamda değildim.

"Kimi arıyo?"

"Ananı arıyo kafeye gel."

Telefonu yüzüme kapatmıştı. Hazırlanıp vakit kaybetmeden evden ayrıldım. Arası açık, seri adımlarla kafeye ilerlerken kafamın içinde dönüp duran tek soru vardı.

Gerçekten aradığı ben miydim?

İnternet kafeye vardığımda kapıda oturan Hamit ve Ahmet'i gördüm. Yanlarına ulaşır ulaşmaz kafamdaki soru dudaklarıma düştü.

"Kimi arıyor, ne gördün?"

Hamit kaşlarını çatıp sigarasından çektiği dumanın ardından konuştu.

"Amcık herif sanada selamün aleyküm."

Onu geçiştirir gibi hızla cevapladım.

"Aleyküm selam anlatsana lan."

"Amına koyayım senin ben. Genel chat'e yazıyo işte. Black rose'u tanıyan var mıymış, gören var mıymış. Sen olduğunu düşündüm iki gündür yoksun ya."

Karnımın içerisinde yayılan gıdıklanma artarken suratımı saran aptal gülümsemeye engel olamamıştım. Ahmet sırıtıp ayağa kalktı ve yanımda dikildi. Eliyle saçlarımı karıştırırken konuştu.

"Dedim bak ben bu bizim puşt Poyraz'dır diye."

Kafamı yana çekerek elinin altından kurtuldum. Saçlarımı parmaklarımla geriye tarayıp kafa salladım.

"Valla benim nick."

Hamit kendine has yavşaklığına bürünüp beni alkışladı.

"Naptıysan herife iki gündür chat'i spamlayıp duruyor loncasındakilerle birlikte."

Keyif seviyem battığı çukurdan yavaş yavaş tırmanırken Ahmet sigara paketinden çıkardığı dalı dudaklarımın arasına koydu.

"Şaka maka nerdesin lan sen?"

"Evdeydim işte."

Hamit masaya vurdu.

"Çenenin bağını sikeyim. Anlatsana lan."

Sigaramı içerken ne olup bittiğini kısaca anlattım. İzmariti küllüğe bastığımda Hamit bir ıslıkla sessizliğini bozdu.

"Vay anasını karı gibi triplemişsin lan iti."

Kurduğu cümle sinirlerimi titreştirmeye yetmişti.

"Ağzını bi sikerim karı gibi olursun."

Hamit'le girdiğimiz laf dalaşı uzarken masadan kalkıp kafenin içine ilerledik. Masalarımıza çekildiğimizde zaman kaybetmeden oyunu açıp hesabıma giriş yaptım.

Alttan geçen spamlardan biri hemen gözüme çarpmıştı.

Pasha: Blackrose'u gören PM @@

Arkasından onun mesajı göründü.

Cerberous: BLACKROSE GÖRÜRSEN ULAŞ SERİ @@@@@

Baron: Blackrose'u tanıyan birisi seri pm @@@@@@

Cerberous nickine tıklayıp önümde açılan pencereye kısa süre ne yazacağımı düşünerek baktım.

Blackrose: ?

Pencereyi kapatıp arkama yaslandım. Aradan iki saniye geçmeden sağ taraftaki mektup yanıp sönmeye başladı. Tıklayıp açtım.

Cerberous: Sonunda nerdesin lan sen kaç gündür?

Beni merak etmişti. Dudaklarımın yukarıya doğru kıvrılmasına engel olamadım.

Blackrose: Seni ilgilendirmez, ne diyeceksin söyle?

PM penceresini mektup haline küçültüp tekrar açıyordum. Beklemekten nefret ediyordum. Pencerede beliren iki kelimelik cevabı görünce duraksadım.

Cerberous: Özür dilerim.





DOLUNAY +9 - GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin