Kahvaltıdan sonra havanın güzelliğinden dolayı sahile inmiş denize bakan banklardan birinde birbirimizden uzak şekilde oturmuştuk.
Konuşmak ikimizi de epeyce yormuştu bu yüzden sessizliği tercih ediyorduk. Kafamı hafif ona doğru döndürdüm. Dirseklerini bankın sırtına yaslamış kafasını hafif arkaya atmıştı.
Yüzüne vuran güneşin altında kavuşturduğu göz kapaklarının ucunda birbirine karışmış simsiyah kirpikleri, açıkta kalan boynunda yutkundukça yukarı çıkıp aşağıya inen belirgin adem elmasıyla etkileyici görünüyordu.
Yan dönüp bacaklarımı bankın yanından dışarıya atarken kafamı onun dizlerine koyduğumda başını indirip yüzüme baktı.
"Uykun mu geldi?"
Cıkladım.
"Dizlerine yatmam için illa uykumun mu olması gerekiyor?"
Bir eli saçlarımın arasına gömülürken gülümsedi.
"Sana da bir şey söylenmiyor."
Kollarımı etrafıma sararken omuz silktim.
"Biraz idare edeceksin beni."
Buklelerimden birisinin parmaklarına dolandığını hissettiğimde içim ürpermişti.
"Ederiz yavrum sıkıntı değil."
Güneşten kamaşan gözlerimi kısarken derince bir nefes aldım.
"Asıl hesabıma musallat olduğun zaman sana ve tayfana deliler gibi sinir olmuştum."
Altımdaki vücudu hafif kasılırken devam ettim.
"Normalde arkadaşlarım oyundaki abazan kesimi ben kadınım ayağına dolandırıyorlardı. Ben hep uzak duruyordum bu meseleden çünkü ne kadar çoluk çocuğunun rızkını yiyen piçler olsalar bile dolandırarak aldığım şeyleri kullanmak bana doğru gelmiyordu. Bu konu yüzünden kavga ettiğimiz bile oluyordu arkadaşlarımla."
Lafımı kesti.
"Şu gözünün morardığı mesele bu yüzden mi oldu yoksa?"
Kaşlarımı çatıp dik dik yüzüne baktım.
"Hayır tam olarak öyle olmadı. Dinlersen anlatacağım."
Tamam anlamında başını salladığında devam ettim.
"Sonra sen bana oyunu dar edince benimde sinirlerim tepeme çıktı. Şöyle düşün arkadaşlarımdan bile item almıyordum ben sırf dolandırarak topladıkları için. Sana oyundan soğutacak kadar zarar vermek istiyordum o sıra ama senden alacaklarımı bile kullanmayı düşünmedim hiç. Sağa sola dağıtmak vardı aklımda."
Histerik şekilde güldü.
"Namuslu dolandırıcı. Robinhood musun sen?"
Gülmemi bastırmaya çalışırken göğsüne vurdum.
"Dalga geçme benimle lan. Delirttin beni oğlum, hep senin yüzünden oldu. Düşünsene bak arkadaşlarım ellerinde süs köpeğiyle tatile yongabi çölüne (oyunda bir mekan*) gidiyor ben küçük Emrah gibi taştan ekmeğimi çıkarmaya çalışıyorum sonra gelip birisi bütün emeğimi sikip atıyor. Kafayı yersin sende."
Başını salladı.
"Haklısın, sonradan ödüllendirdiğimiz için işin bu yanını göremiyorduk pek. Özür dilerim, devam et."
Nerede kaldığımı düşündüm.
"İşte sonra gittim Blackrose hesabını açtım. Seninle mesajlaşmaya başladık buraları biliyorsun zaten. Bilmediğin tarafı anlatayım sana. Hani savaşa girememiştim kustuğumdan hatırlıyor musun bilmiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY +9 - GAY
Teen FictionTAMAMLANDI. Yolları Metin 2 denilen bir oyunda kesişen iki genç. Oyun içi textingle karışık. Bölümler kısadır.