Zaten söylemeyi düşündüğüm blackrose meselesi Hülya'nın tehtidiyle beni iyice strese sokmuş, uyuyacağım uykuyu burnumdan getirmişti.
Benden önce davranamayacağı konusunda kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum ancak yaptığım bütün telkinler stresten kasılmama engel olamıyordu. Odanın karanlığında telefon ekranımı açıp saate baktım. 3'ü geçiyordu.
Rehberimde Cem'i bulup sms yerini açtım.
Seni seviyorum.
Yollamadan öylece ekranı seyrettim ve tuş kilidini kapattıp gözlerimi yumdum. Dişlerimi sıkılı telefonu iki elimin arasında tutarken köşesiyle birkaç kere alnıma vurdum.
Midem feci şekilde bulanıyordu. Benden önce Hülya ona ulaşırsa Cem'in beni affetmesi imkansız olurdu. Sarılıp kokusunu içime çekmeyi geçtim onu bir daha göremezdim bile.
Belkide çoktan söylemişti?
Alt dudağımı ısırıp telefonun ekranını yeniden açtım. Bu sefer yazdığım şeyi ona gönderdim.
Seni seviyorum.
Ekranı kapatıp telefonu yanıma bırakıp tavanı seyretmeye başladım. Ciğerlerime doldurduğum hava sanki beni doyurmuyordu. Ayağa kalkıp odamın penceresini açtım.
Gecenin ayazı tenime vururken biraz gevşemiştim. Titreşimde olmasına rağmen gözüm sürekli yatağımda duran telefonuma kayıyordu. Soğuk kaslarıma işleyip beni titretmeye başladığında camı kapatıp yatağıma döndüm.
Yatağa oturacağım sıra telefonumun titrediğini işittim. Dilim damağım kurumuş haldeyken telefonu alıp gelen sms'i açtım.
Cem
Bende seni seviyorum.
Dudak kenarlarımın yukarı kıvrılması yarıda kesildi. Resmen Hülya'nın söyleyip söylemediğini test etmek için ona onu sevdiğimi söylemiştim. Onu sevdiğim gerçekti ancak ona bunu ilk söyleyişimin nedeni onun nabzını ölçmek için olmuştu.
Yüzümü iğrentiyle buruştururken telefonu yatağın üzerine geri attım. Kendimi sıkışmış hissediyordum. Kafamın içerisini rahatlatmak için yataktan kalkıp odanın içerisinde volta atmaya başladım. Şu sabaha çıkıp onunla ilk konuşan olabilseydim sonrasında olacaklara her türlü katlanmaya hazırdım.
Mesajıma cevap verdiğine göre hala uyumamıştı acaba şimdiden gidip konuşmalı mıydım?
Dolabımı açıp içerisinden siyah sweatshirt ve kot pantolon çıkarırken telefonumun titrediğini işittim. Elimdekileri bırakıp telefona koştum. Cem arıyordu. Midemin içerisine kramplar dolarken telefonu açtım.
"Alo?"
"Poyraz? Neden uyumadın mı sen hala?"
Sesi meraklı ama sakin geliyordu. Boğazımı temizleyip konuştum.
"Yok, hayır. Sende uyumamışsın."
"Eve çıkmıştım bende uyumak için sen mesaj attın. Bir sorun yok değil mi?"
Sessiz kalırken kafamı iki yana salladım. Beni görmüyor, aptal kafam!
"Hayır yok."
"İçime kurt düşürdün lan. İyisin yani değil mi?"
Gözlerim dolmaya başladığında konuşmadan evvel boğazımı temizledim.
"İyiyim sadece biran önce seninle konuşmak istiyorum."
Konuşmadan aldığı derin soluğu duyabilmiştim.
"Yavru ördeğim benim ağlıyor musun sen? Bizi gördükleri için sorun mu çıktı ne oldu? Anlatsana bana."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY +9 - GAY
Novela JuvenilTAMAMLANDI. Yolları Metin 2 denilen bir oyunda kesişen iki genç. Oyun içi textingle karışık. Bölümler kısadır.