19. Kıskançlık?

3.1K 210 55
                                    

Polarımın kapşonunu kafama geçirip bahçedeki kütüklerden birine oturdum. Gecenin karanlığında sigaramın ucu çektiğim nefesle parlarken Funda binadan çıkıp üzerindeki montun fermuarını boğazına kadar çekerken yanıma yürüdü.

"Havada baya soğukmuş. Bahar geldi hala donuyoruz."

"Bişey olmaz. Zaten uzun sürmez geliyo mu Hülya?"

Kafasını salladı.

"Geliyo geliyo."

Elimdeki defteri dizime hafiçe vurarak ritim tutarken binanın kapısının açıldığını duydum. Kafamı o yöne çevirdim. Hülya elinde termos ve birkaç bardakla dışarı çıkıp kapıyı arkasından kapattı. Bizi görünce adımlarını hızlandırdı.

"Selaammm."

"Aleyküm selam."

Elindeki termostan bardaklara çay doldurdu.

"İçimiz ısınsın biraz."

Uzattığı bardağı alırken konuştum.

"Teşekkür ederim ama geç oluyor saat arayalım şu herifi artık."

Çektiği kütüğü Funda'nın yanına yerleştirip otururken elini havada salladı.

"Aman işi ne beklesin biraz ararız işte."

Onu umursamayıp telefonu cebimden çıkararak numarayı tuşlamaya başladım. Her zamanki gibi başına özel numara kodunu yazdım.

"Yok, yok arayalım saat 11'i geçiyor. Geç bile oldu."

Saatin Cem için pek problem olacağını düşünmüyordum aslında. Sadece geçen sefer olan konuşmanın üzerine bu gece nasıl konuşacağını merak ediyordum. Hülya elini uzatıp bekledi.

"İyi tamam ara bakalım."

Arama tuşuna basıp telefonu Hülya'ya uzattığımda aldı ve gözleriyle gecenin karanlığında parlayan ekrana bir süre baktı.

Cem, 3. Çalışta telefonu açtı.

Cem: Melek?

Hülya: İyi akşamlar Cem.

Cem: İyi akşamlar. Bu saatten sonra aramazsın diye düşünüyordum aslında.

Hülya: Müsait olamadım. Kusuruma bakma ya.

Cem: Ne demek, sıkıntı yok. Bugün özel numara kullanmadan ararsın diye düşünüyordum aslında.

Hülya duraksayınca deftere bir bahane yazmaya başlıyordum ki beni beklemeden konuştu.

Hülya: Bir sonraki sefere öyle yaparım.

Baş parmağımı havaya kaldırıp göz kapaklarımla onu onayladım ve dudaklarımı kıpırdattım.

"İyi, iyi."

Cem: Öyle olsun bakalım, nasıl istersen. Nasılsın?

Hülya: İyiyim, sen nasılsın?

Cem: Bende iyiyim. Ne yapıyorsun?

Hülya: Evin arkasında bir bahçe var orada oturuyorum. Sen ne yapıyorsun?

Cem: Kafeyi kapatıyordum.

Aralarında sessizlik olurken öne doğru eğilmiş, dirseklerim dizlerimde, çenem ise birleşmiş avuç içlerime oturmuşken Hülya'yı seyrediyordum.

Sessizliğin uzadığını fark edince doğruldum ve kucağımda kalan defteri alıp yazdım.

Bu saatlerde mi çıkıyorsun oyundan?

DOLUNAY +9 - GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin