Rüzgar bana aşık olduğunu mu söylemişti?
Beni sevdiğini?
Bensiz yapamadığını...
"Beni seviyor!" Yatağıma atlayıp suratımı yastığa gömdüm ve çığlık attım. Ayaklarımı yatağa vura vura kahkaha atıyordum.
"Resmen bana aşık!" Bu durum içimde inanılmaz büyük patlamalar yaşamama sebep oluyordu. Sanki biri karnımda havai fişekler patlatıyor, onun gürültüsünden korkan kalbim küt küt atıyordu. O benim Romeo'mdu! Ona bile isteye acı çektirecek olmam hiçbir şeyi değiştirmezdi. Beni kendinden mahrum bıraktığı, yaşam enerjimi sömürdüğü ve saçlarımı kesmeme sebep olduğu için onu sürüm sürüm süründürecektim. Evet, saçlarımı neden kestiğimi hatırlamıştım. Buhranlı bir gece yarısı elimde makas, gözlerimde yaşlar, arkaplanda çalan o şarkı -her şeyin suçlusu sensin Teoman- eşliğinde aynanın karşısında dikiliyordum. Ve kendi kendime ne dediğime inanamayacaksınız. Çünkü ben hatırladığımda şok olmuş ve bu aptal hareketim için kendimi tokatlamıştım.
"Madem Romeo gelmiyor, madem ben saçımı kulemden aşağı sarkıtamayacağım, (küçükken hep Rapunzel olduğumu hayal ederdim) öyleyse bu saçların uzun olmasının hiçbir anlamı yok. Romeo'nun elleri saç uçlarımda gezinemeyecekse bu saçlar neden var ki?"
Asla bir erkek için saçınızı kesmeyin. Sonra pişman oluyorsunuz. Gitti güzelim saçlarım... Orada kaç yıllık emek, kaç şişe krem, kaç kutu bakım maskesi vardı, ah ah...
Ama şu an meselemiz bu değildi. Hemen kızları aramalıydım. Onlarla konuşmak için sabırsızlanıyordum. Hiçbirinin gösteride olanlardan haberi yoktu ama okulun sayfasına düştüğü an yalnızca onların değil herkesin yaşanan olaylardan haberi olacaktı.
Hemen Gamze ve Yeliz'i arayıp konferansa aldım. Neyseki saat çok geç değildi.
"Kızlar, sizinle ACİLEN konuşmam lazım. İnanılmaz büyük bir haberim var. Hani hayatınızda alıp alabileceğiniz en-"
"10 dakikaya mekandayım." Gamze bunu söyleyip telefonu kapattığında Yeliz nerede buluşacağımızı anlamamıştı.
"Hadi Yelizciğim, ben sana konum atarım."
"Bu saatte-"
"Rüzgar ile ilgili."
"Konumu yolla. Hazırlanacağım daha, oyalama beni."
Yeliz de telefonu kapattı. Çoğu zaman buluşup sakatat ve türevlerini kendi hür irademizle tükettiğimiz mekanda buluşmak için 10 dakika içinde hazır olmalıydım.
Üzerimdeki güzelim pembe elbiseyi çıkarıp düzgünce astım.
"Seni daha sonra yıkayacağım."
Birkaç saniye elbiseyle bakıştık. Dayanamayıp aptal aşık moduna girdim ve elimi yanaklarıma götürdüm.
"Tamam, yıkamayacağım. Hadi ama, tabii ki yıkamayacağım! Evet, doğru bildin. Üzerine Romeo'nun kokusu sinmiş olabilir..."
Kendi kendime kikirdeyip aynanın karşısına geçtiğimde yüzümdeki gülümseme ile donakaldım.
Gözlerim balon gibi şişmişti!
"Ay hayır, olamaz ya! Rüzgar'a bu hâlde mi hava attım ben o kadar? Dramatik dramatik hareketler... Bu şiş suratla mı?"
Biraz daha ağlasaymışım göz kapaklarım patlayabilirmiş. Neyse, uzaktan görmemiştir belki. Yani umarım...
Yaklaşık 15 dakika sonra üzerimde siyah eşofmanım ve gelin başı saçımla kokoreç yiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz Rüyası
Literatura FemininaBence insan senin de dediğin gibi, bir ruha aşık olmalı. Normal hayatımda gördüğüm yüzlerce insana rağmen ben, hiç tanımadığım, hiç bilmediğim; ama düşüncelerine ve hislerine hakim olduğum biri hakkında düşünmeyi daha çok seviyorum. Zihnimin seninle...